Fırat Aydınus’tan Türk hakemliğiyle ilgili çarpıcı tespitler: Paranoya, dedikodu, kulis; bugün hakem camiasının gerçeği bu

Eski Süper Lig hakemi ve yorumcu Fırat Aydınus, hakemlik camiasıyla ilgili çarpıcı tespitler yaptı. Aydınus, “Artık öyle bir noktaya gelindi ki, hakemlik sadece sahada düdük çalmakla sınırlı değil. Asıl mücadele, soyunma odasının kapısından başlıyor. Paranoya, dedikodu, kulis… Hepsi mesleğin doğasına aykırı ama bugün hakem camiasının gerçeği bu” dedi.

Eski Süper Lig hakemi Fırat Aydınus, yeni sezon öncesi hakem camiasına ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

Aydınus, hakemlik mesleğinin sahadaki düdükten çok daha fazlası olduğunu vurguladı.

Aydınus, “Artık öyle bir noktaya gelindi ki, hakemlik sadece sahada düdük çalmakla sınırlı değil. Asıl mücadele, soyunma odasının kapısından başlıyor. Paranoya, dedikodu, kulis… Hepsi mesleğin doğasına aykırı ama bugün hakem camiasının gerçeği bu” ifadelerini kullandı.

Hakemlerin ekip ruhundan uzaklaştığını belirten Aydınus, “Bu noktaya nasıl gelindi derseniz; uzun süredir uygulanan yönetim politikaları, hakemleri ekip olmaktan çıkarıp bireysel kurtuluş arayan figüranlara dönüştürdü. Herkesin gözü bir üst klasmanda, ama o yolun taşları artık liyakatle değil, ilişkilerle döşeniyor” dedi.

Tecrübeli ve genç hakemler arasındaki güvensizliğe dikkat çeken eski hakem, “Genç hakemler, üstlerindeki otoriteye değil, onların ilişkilerine güveniyor. Tecrübeli hakemler ise, arkalarını dönmeye korkuyor. Çünkü bir maçlık hata değil, tek bir kulis dedikodusu bile kader belirliyor artık” şeklinde konuştu.

Aydınus, en büyük zararın dış baskıdan değil, içerideki güvensizlikten kaynaklandığını savunarak şunları kaydetti:

Bugün hakemliğe en büyük zararı, dışarıdan gelen baskı değil, içeride büyüyen güvensizlik veriyor.

Yeni jenerasyon hakemler sahaya çıkarken sadece düdük taşımıyor, üzerlerinde sistemin yükünü de taşıyor.

Bugün alt yaş kategorilerinden Süper Lig’e kadar yükselen birçok genç hakemin ortak bir özelliği var: Yeteneklerinden çok, sistemle kurdukları uyum sayesinde varlık gösteriyorlar. Bu uyumun adı ise çoğu zaman “itaat”, “sessizlik” ve “sorgusuz sadakat”.

Eğitim adı altında verilen bazı yönlendirmeler, genç hakemlerin zihinlerine sadece kural bilgisini değil, aynı zamanda “nasıl görünmeleri gerektiği” algısını da kodluyor. Düdüğü doğru çalmak kadar, nerede ne kadar konuşacaklarını, kime mesafeli duracaklarını ezberliyorlar.

Bu, uzun vadede bağımsız düşünebilen, sahaya kişilik koyabilen hakem profilinin önünü kapatır.

Hakemlik bir temsil işidir, evet. Ama temsil edilen yalnızca federasyon değil, aynı zamanda futbolun adaletidir. Genç hakemler, sadece “görev verilen” değil, aynı zamanda “güven duyulan” bireyler olarak yetiştirilmelidir.

Aksi takdirde, sistemin istediği gibi şekillenen ama futbolun ruhuna yabancı kalan bir kuşak büyür. O kuşak belki birkaç yıl parlatılır, klasman yükseltir ama güven inşa edemez. Ve gün gelir, kendi içindeki en büyük krizi kendisi yaratır.”

Yazının tamamı için tıklayın...

Benzer Videolar