Kartalkaya davasında ilk gün neler yaşandı? – BBC News Türkçe
- Yazan, Hilken Doğaç Boran
- Unvan, BBC Türkçe
7 Temmuz 2025
21 Ocak'ta Kartalkaya'daki Grand Kartal otelde 78 kişinin hayatını kaybettiği yangının davası Bolu'da başladı.
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'ndeki duruşma salonu ve çevresinde kapsamlı güvenlik önlemleri alındı.
Bolu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri, teknik ve idari personel, iş güvenliği uzmanları ve Bolu İl Özel İdaresi yetkililerinin de aralarında olduğu 32 sanık hakim karşısına çıktı.
Yangında yakınlarını kaybedenler ve mağdurlar, mevcut sanıkların yanı sıra soruşturma izni verilmeyen bakanlık yetkililerinin de yargılanması ve tüm sorumluların olabilecek en ağır cezayı alması için hukuki mücadele vereceklerini söyledi.
Ailelerin başka bir talebiyse halihazırda siyasi tartışmalara konu olan yangının daha fazla siyasete malzeme edilmemesi. Bu noktada yangının siyasi değil insani bir felaket olduğunu vurguladılar.
Hayatını kaybedenlerin yakınları ve mağdurlar, yangının üzerinden 5 ayı aşkın süre geçtikten sonra ilk kez sanıklarla yüz yüze geldi.
Duruşmanın başlangıcında 19'u tutuklu 32 sanık salona getirildi.
Mahkemenin kabul ettiği iddianameye göre "olası kastla öldürme" ve "olası kastla kasten yaralama" ile yargılanan sanıklar şunlar:
Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun, Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar.
"Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan yargılanan sanıklarsa;
Otelin teknik görevlileri Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci Erdoğan, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel.
İddianameye göre Turizm ve Çalışma Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan hangi yetkililerin sorumlu olduğunun tespiti ve ilgili kişilerin soruşturulması için başsavcılık tarafından izin talep edildi.
Müşteki avukatları duruşmanın ilk gününde bakanlıkların da soruşturmaya dahil edilmesi konusunda talepte bulundu.
Duruşmanın ilk anlarında söz alan eski AKP Bolu milletvekili Mehmet Güner, yargılanan otel sahiplerine hitaben, "Bu cezalardan kurtulamazsınız. Siz yalnızca yangından kurtuldunuz" dedi.
Güner, "iki arabayı, 12'inci katta kendi evladınızı korurken bu kapıları açmayıp cayır cayır yanmalarına nasıl razı oldunuz?" sorusunu sordu.
Otel sahipleri ve yakınları da yangın sırasında otelde üst katlarda kalıyordu.
Yangında sekiz yakınını kaybettiğini söyleyen Güner, "bakanlık yetkililerine" halen soruşturma izni verilmemesi için "Savcının gücü buraya kadar yetmiştir. Bu insanları, bu merhametsiz yürekleri alıp yargının karşısına çıkartacağız" ifadelerini kullandı.
İlk duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da katıldı.
CHP lideri Özel, burada yaptığı açıklamada "Esas sanık olması gereken kişiler bugün hâkim karşısında değil. Bunun tek sorumlusu var, o da turizm bakanı. Çünkü o izin vermiyor" dedi.
Sanıklar ne dedi?
Duruşma, Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir'in savunmasıyla başladı.
Hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyerek sözlerine başlayan Demir'in elleri ve sesi titredi.
Demir'e bilirkişi raporu kapsamında Kadir Özdemir ve Sedat Gülener ile yaptığı görüşmeler soruldu.
Genel müdür, Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener'i arayarak itfaiye raporunun hazırlandırılma süreci için ricacı olduğunu söyledi.
Yönetici, savunmasında raporun içeriğine vakıf olmadığını, yalnızca Kadir Özdemir'den gelen rica üzerine Gülener'e ulaştığını savundu.
Müşteki avukatları Demir'in savunmasını çelişkili bulduklarını beyan etti. Bu süreçte müşteki ve sanık avukatları arasında tartışma çıktı.
Daha sonra Grand Kartal Otel'e "Sürdürülebilir Turizm Sertifikası" veren FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi çalışanı Aleyna Beşinci ve şirket yöneticisi Ali Ağaoğlu kürsüye çıktı.
İki isim de Grand Kartal Otel'deki fiziki denetimlerinin sürdürülebilirlik ile sınırlı olduğunu savundu. Yangın önlemleri ve acil durum planlarına yönelik "derinlemesine denetleme yetkisinin" kendilerinde olmadığını vurguladı.
Müşteki avukatları, Aleyna Beşinci ve FQC şirketinin denetim raporu kapsamında sorumluluklarını yerine getirmediğini ve eksik denetim yaptığını iddia etti. Avukatlar, Ağaoğlu'nun açıklamalarının şirketin denetim yetkisinin sınırlı olduğu izlenimi verme amacı taşıdığını söyledi.
Ayrıca FQC'ye denetim yetkisi veren Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) yönetim kurulunda Grand Kartal'ın sahibi Halit Ergül'ün de yer aldığını, bunun çıkar çatışmasına yol açtığını vurguladı.
Daha sonra kürsüye teknisyen Bayram Ütkü çıktı.
Ütkü, Grand Kartal personeli olmadığını, Kartal A.Ş. bünyesinde bulunduğunu ve Kartalkaya pistlerindeki teleskiler üzerinde çalıştığını beyan etti.
Teknisyen, yangın sırasında otelin 3'üncü katındaki personel odasında kaldığını söyledi.
Ütkü, yangın sırasında garajdan çıkış yaptığını, bu süreçte garajdaki mazot tankını ve otelin dışındaki LPG vanasını emniyet amacıyla kapattığını söyledi.
Çalışan, itfaiye ve AFAD ekiplerinden gelen talep üzerine otele elektrik sağlayan jeneratörü de kapattırdığını söyledi.
Müşteki avukatları, Ütkü'nün şalterleri indirmesinin uyarı sistemlerinin kapanmasına yol açtığını ve bunun mağdurların kurtulmasını zorlaştırdığını ifade etti.
Ütkü ise bu sistemlerin elektrik şebekesinden bağımsız akülerle çalıştığını söyleyerek kendini savundu.
Aileler ne diyor?
BBC Türkçe'ye konuşan yakınlarını kaybedenler acı ve yaslarının taze olduğunu belirtti.
Talepleri, önlenebilir bir felaket olarak gördükleri yangının çıkması ve yayılması sürecinde her türlü ihmali yapanların cezalandırılması.
Yangında 18 yaşındaki oğlu Ömür Kotan'ı kaybeden Zeynep Kotan, "Başından beri beklentimiz adalet. İntikam değil, Adalet istiyoruz. Adil bir yargılanma istiyoruz" dedi.
Kotan, otel yöneticilerinin "göz göre göre bu faciaya davetiye çıkardığını" savundu ve üç yönetim kurulu üyesinin geç gözaltına alınmasının delil karartma şüphelerine yol açtığına dikkat çekti.
"Bilirkişi raporlarından bunun doğru olduğunu anlıyoruz. Bu üç kişi ancak 65 gün sonra tutuklandı ve yargılanmaya başlandı."
Anne, siyasi tartışmalar ile bakanlıklar ve Bolu Belediyesi arasındaki karşılıklı suçlamaları da eleştirdi:
"Bir insan suçsuz olduğuna inanıyorsa der ki 'Yargılayın beni suçsuzluğum ortaya çıksın o zaman'.
"Yapılacak şey bu. Ama burada çok iç acıtıcı olan: O diyor ki 'ben suçlu değilim', o diyor ki 'ben değilim'... Herhalde biziz o zaman, başka kimse kalmıyor çünkü."
Kaynak, Reuters
Yangında 6 ve 8 yaşlarındaki kızları Dila ve Ela'yı, eski eşi Defne Arkadaş ve çocukların bakıcısı Laura Kurtanidze'yi kaybeden Burak İnal, davaya müdahil olmak için geçtiğimiz hafta İstanbul'da ifade verirken çok zorlandığını anlattı:
"Fiziksel olarak orada durmak, başkalarının hikayesini dinlemek, 'acaba burada bahsettiği kişi benim ailemden biri miydi?' diye düşünmek ama sormaya cesaret edememek. Gerçekten çok ağır bir şey."
Baba, sanıklarla yüz yüze karşılaşmanın güçlüğünü tarif etti:
"Çocuklarıma veya annesine yangın var diye haber vermeyip onun yerine arabaları kurtarmaya çalışan insanlarla karşılaşırsam ben ne yaparım bunu bilmiyorum."
Kaynak, Mert Gokhan Koc/dia images/Getty Images
Yangın sırasında ailesiyle otelde olan ve kız kardeşi Özüm Karataşlı'yı kaybeden Müge Karataşlı hukuki sürecin yavaş ilerlediği yorumunu yaptı:
"İddianame olası kast üzerinden yargıların olabileceği yönünde, bilinçi taksirlerin olduğu bir dava süreci olacak gibi. Bunun için elbette umutluyuz. Biz de bu yönde zaten davanın açılmasını istiyorduk.
"Umarım baştan sona en küçük ihmali olan kim varsa hak ettiği cezayı alır."
Karataşlı, "adalete güvenmek istiyoruz diyebilmekten başka çaremiz yok" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Artık bir şeylerin değişmesini istiyoruz. Değişmeli ki bir takım şeyler tekrar yaşanmasın. Bir takım felaketlerle tekrar karşılaşmayalım."
Karataşlı, Kartalkaya yangınını "katliam" olarak nitelendirdi ve yangının yalnızca hayatını kaybeden 78 kişinin yakınlarını etkilemediğini anlattı:
"Mahkemeye ifade vermeye gittiğimizde gerçekten bu olayda yakınını kaybetmemiş olanların da çok büyük yaralar almış olduğunu gördüm.
"Vücudunda yaralar görmüş olduğum kurtulan bir kişi var. Psikolojik destek gördüğünü söyleyen birçok insan vardı çevremde."
Kaynak, MÜGE KARATAŞLI
Karataşlı'nın söz ettiği kişilerden biri Begüm Bilen.
Yangına annesi ve yedi yaşındaki oğlu Asil ile yakalanan Bilen, aradan beş ay geçmesine rağmen hala fiziksel ve zihinsel sorunlar yaşadıklarını, oğlunun psikolojik destek aldığını söyledi:
"Oğlum en ufak bir seste, kokuda, her şeyde tetikleniyor. Direkt yangın korkusu ortaya çıkıyor... Asansöre binmiyoruz, kapalı ortama zor giriyoruz."
Anne, sanıkları kast ederek "bizi canlı canlı ölüme terk ettiler" dedi ve duruşmayla ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Biz sonuna kadar bunun arkasındayız... Her şekilde herkesin cezalandırılmasını istiyoruz. Bize bunları yaşatanlar cezasız kalmamalı."
Dava nasıl ilerleyecek?
Sanık avukatları ve yakınlarını kaybedenlerin beyanlarından duruşmanın 2 hafta sürmesinin beklendiği anlaşılıyor.
Aileler adına duruşma sabahı basın açıklaması yapan Zeynep Kotan, "Ne kadar gerekirse o kadar kalacağız burada, artık işimiz bu" dedi.