DOLAR 41,7254 0,23%
EURO 48,4891 0,43%
ALTIN 5.422,291,52
BITCOIN 5102358-0.060699999999999997%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

+1 Bülten: Kültürel Zeynalar ve Ninalar

+1 Bülten: Kültürel Zeynalar ve Ninalar

ABONE OL
Ekim 7, 2025 06:36
+1 Bülten: Kültürel Zeynalar ve Ninalar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Last Updated on Ekim 7, 2025 by sinedogma

Bu yazı, sinedogma’nın ekim ayında “güz 2025” etiketiyle yayımlanacak olan dördüncü sayısının “ekler” kısmındandır. Bu kısım derginin “içindekiler” bölümüne dahil edilmez, her sayıda bir belgesel, bir kısa metraj ve bir dizinin; 1000 kelimeden kısa olacak şekilde “kısa inceleme” adı altında “blog tarzı” incelendiği bir kısımdır. Bu yazıları Medium’dan da okuyabilirsiniz. Derginin kalan içerikleri Medium’da yayımlanmaz.

Kapak Görselinden Meryem Yavuz
Kapak Görselinden Meryem Yavuz

Kültürel Zeynalar ve Ninalar: Türkiye Sinema ve Dizi Endüstrilerinde Kadın Emeğinin Görünmeyen Yüzü

Türkiye’nin sinema ve dizi endüstrisi; uzun zamandır yıldız oyuncular, yönetmenler ve dramalar üzerinden tartışılıyor. Ancak bu endüstrinin asıl yükünü taşıyan teknik emekçiler çoğunlukla göz ardı ediliyor. Daha da ötesi, bu teknik alanlarda çalışan kadınların yaşadığı deneyimler neredeyse hiç kayda geçirilmemiş durumda. Tam da bu noktada Aysun Öner’in “Kültürel Zeynalar ve Ninalar: Türkiye’de Sinema ve Dizi Endüstrilerinde Teknik Alanda Yaratıcı Kadın Emeği” adlı yeni kitabı, önemli bir boşluğu dolduruyor. Temmuz 2025’te Phoenix Yayınları’ndan çıkan bu çalışma, Türkiye’de teknik alanlarda kadın emeğini mercek altına alan kapsamlı saha araştırmalarından olmasıyla dikkat çekiyor.

Görünmez Emek, Görünmez Kadınlar

Kitap, görüntü yönetmenliğinden kurguculuğa, colorist’likten ışık şefliğine kadar farklı alanlarda çalışan 29 kadınla yapılan derinlemesine mülakatlara dayanıyor. Öner, akademik titizlikle yürüttüğü bu saha araştırmasında kadınların hem çalışma koşullarını hem de mesleki kimliklerini nasıl kurduklarını tartışıyor. Türkiye’de dizi ve sinema sektörünün, parlak vitrinlerinin ardında, güvencesizlik ve cinsiyetçi pratiklerle örülü bir arka planı olduğunu hatırlatıyor.

Çifte Ezilmişlik: Prekaryal ve Eril Koşullar

Kitabın belki de en güçlü kavramsal katkısı, kadın emekçilerin yaşadığı “çifte ezilmişlik” deneyimini tartışması. Bu kavram, iki boyutlu bir baskıyı anlatıyor. Prekaryal koşullar; yani güvencesizlik, düşük ücretler, yoğun mesailer, sendikasızlık. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; açık ya da örtük biçimde kadınlara yönelik eşitsizlikler.

Öner’in aktardığı tanıklıklar, kadınların çoğu zaman bu iki baskıyı aynı ânda yaşadığını ortaya koyuyor. Örneğin, kadın çalışanların sektörde yalnızca “eşitlikçi gözükmek” adına istihdam edilmesi, ya da bağımsız film setlerinde “feminist duyarlılık” görüntüsü altında kadınların duygusal manipülasyonlarla sömürülmesi, çifte ezilmişliğin somut görünümlerinden yalnızca birkaçı.

Açık ve Gizli Ayrımcılıklar

Kitap, yalnızca cinsiyetçi hakaretler ya da taciz gibi açık ayrımcılıklara değil, aynı zamanda çok daha incelikli, gündelik pratiklere sirayet eden gizli ayrımcılıklara da dikkat çekiyor. Örneğin: kadınların teknik pozisyonlarda varlığının bir “moda” haline gelmesi, erkek çalışanlar için “eşitlikçi gözükmenin” bir yolu olarak kadın emeğinin araçsallaştırılması, kadınların ilerleyebilmek için “fazla erkeksi” görünmeye zorlanması ya da tam tersine “feminen” kalmaya itilmeleri.

Bu ikili baskılar, kadınların mesleki kimliklerini her an yeniden müzakere etmelerine yol açıyor.

Kültürel Savaşçılar: Zeyna ve Nina

Kitabın en ilgi çekici boyutlarından biri, yazarın kadınların bu deneyimlerini açıklamak için geliştirdiği “Kültürel Zeyna ve Nina” metaforu. Popüler kültürden bildiğimiz Zeyna, savaşçı bir figürdür; Nina ise daha kırılgan ama yine de dirençli bir varoluşu çağrıştırır. Öner, sektörde tutunabilmek için kadınların zaman zaman “Zeyna” gibi sert, eril kodlarla donanmış bir imaj sergilemek zorunda kaldıklarını, bazen de “Nina” gibi daha uyumlu, feminen bir pozisyonu tercih ettiklerini söylüyor. Bu ikili strateji, kadınların kariyerlerinde ilerleme göstermelerinin önemli bir parçası hâline geliyor.

Metafor, yalnızca akademik bir kavram değil; aynı zamanda kültürel ve sinematik çağrışımları olan bir anlatı aracı. Öner’in kitabı bu yönüyle hem bilimsel bir çalışma hem de edebi bir yorum niteliği taşıyor.

Aysun Öner Hakkında: Akademi ve Sanat Arasında

Aysun Öner, disiplinlerarası bir kimlik taşıyor. İTÜ’de mühendislik, ODTÜ’de kadın çalışmaları, Bilkent’te MBA ve Ankara Üniversitesi’nde Radyo-TV-Sinema doktorası derken hem teknik hem toplumsal hem de estetik boyutları bir araya getirmiş durumda. Bununla birlikte, 2000’lerden bu yana sürdürdüğü fotoğraf sanatçılığı kariyeri, onun emeğe ve görünmezlik sorununa olan ilgisini beslemiş. Özellikle trans bireylerin iş yaşamından dışlanmalarını belgelediği fotoğraf sergisi “TransHayat”, uluslararası ölçekte ses getirmiş.

Bu çok yönlü arka plan, “Kültürel Zeynalar ve Ninalar”a yalnızca akademik değil, aynı zamanda sanatsal bir bakış da katıyor. Öner, kamera arkasında çalışan kadınların hikâyelerini aktarırken, onları yalnızca veri ya da istatistik olarak değil, görsel-yaşamsal tanıklıklar olarak kayda geçiriyor.

Neden Önemli?

Türkiye’de sinema yazını, genellikle yönetmenler, oyuncular ya da senaryolar üzerinden ilerler. Teknik emek ise çoğunlukla “arka plan”da bırakılır. Oysa endüstriyi ayakta tutan, film ve dizilerin görünmez kahramanları olan bu emekçiler olmadan hiçbir yapım tamamlanamaz. Öner’in kitabı, bu eksikliği gidermekle kalmıyor; aynı zamanda toplumsal cinsiyetin sektörde nasıl işlediğini de açığa çıkarıyor.

Bu yönüyle kitap, yalnızca sinema öğrencileri ya da akademisyenler için değil; sektör çalışanları, sendikalar, feminist hareket ve kültür-sanat okurları için de bir başvuru kaynağı olma potansiyeli taşıyor.

Phoenix Yayınları’ndan çıkan “Kültürel Zeynalar ve Ninalar”, yazımızdaki sorunlarla mücadele etmek isteyen herkes için okunması ve başvurulması gereken bir kaynak.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP