DOLAR 39,7257 0.16%
EURO 45,8826 0.2%
ALTIN 4.295,440,13
BITCOIN 4112049-1.13181%
İstanbul
26°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

15 Maddede Yunus Emre

15 Maddede Yunus Emre

ABONE OL
Haziran 16, 2025 17:17
15 Maddede Yunus Emre
0

BEĞENDİM

ABONE OL

15 Maddede Yunus Emre

1.Nerde doğduğu nerede vefat ettiği hususunda birçok açıklama söz konusu olsa da Yunus Emre gönüllere doğdu, gönüllerde yaşamaya devam etti, sözü-özü bir, muhabetten hâsıl olan ve asli muhabbete yönlendiren, Allah’ın sevgili bir kuludur o.

2.Kaynaklara göre 13. Yüzyılda yaşamış, Türk edebiyatının en önemli kurucu isimlerinden biri olan Yunus Emre, 8 asırdır konuşulmaya, bahsedilmeye, okunmaya, anılmaya devam etmektedir. Onu anan bazı dönemin ve günümüzün Molla Kasımlarımım ise esamisi bile okunmamaktadır. Çünkü Yunus, Yunusça bir hayat yaşadı ve önce kendini sonra bulunduğu toplumu ardından dünyayı serin ve selametli bir yer haline getirmek için gönülleri kendine odak noktası alarak seçti. O Yunustu. Bizim Yunustu.

3. Tapduk’un dergahında odun taşıyan, su taşıyan, tezkiye-tasfiye noktasında nefis-kalp birlikteliğini mürşid-i kâmil eşliğinde istikrarlı bir şekilde seyr-i sülüğünü gerçekleştirdi.

4.Bektaşi Vilayetnâmesi’nde Hacı Bektaş-i Veli’nin Yunus’a buğday yerine nefes vermek istemesi üzerine Yunus, “ben nefesi neyleyeyim, eşim ve çocuklarım var” diyerek buğdayı alır fakat daha sonra bu talebinden vazgeçtiğini söylese de artık “biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini oradan alsın” diye aktarılmaktadır. Tapduk’un kapısına varan Yunus, Hacı Bektaş’ın selamını söyledi. Tapduk Emre “Safa geldin, hâlin bize mâlum olmuştu. Hizmet et, emek yetir, nasibini al” dedi. Yunus dedi ki ne hizmet varsa yapalım. Ona dağdan odun getirme hizmeti koşuldu. Fakat “erenler meydanına eğri yakışmaz” deyip burada kırk yıl düzgün odunlar dergâha taşıdı.

5. Kimi vesikalarda müftü kimi vesikalarda ümmi ve fakir halli olduğu aktarılmaktadır.

6. Bursalı Aşık Yunus ile Yunus Emre çokça karıştırılır. Mustafa Tatcı’ya göre çoğu kişi tarafından bilinen Şol Cennettin Irmakları, Dertli Ne ağlayıp gezersin burada, Sordum sarı çiçeğe, Adı güzel kendi güzel Muhammed, Dertli dolap gibi şiir ve ilahileri Bursalı Aşık Yunus’a aittir.

7. Yunus Emre’nin gerçek kişiliği menkıbeler içinde erimiştir. Anlatı geleneği içerisinde değerlendirilecek bu meseleler Yunus şiirleriyle bezenerek bu coğrafyada hemen hemen her eve girmiş, her gönle dokunmuş, kimi zaman merhem olmuş, kimi zaman söz olmuştur dudaklarda. Yunus ve Yunusça meseleler bu coğrafyanın kurucu unsurlarıdır. Onun menkıbeleriyle şiirleriyle kalplere tohumlar bırakılmıştır. Ancak o tohumu azıcık da olsa su vermeyi bilenler fidana çevirebilir.

8. Köstendilli Şeyhi Süleyman Efendi, Bahrül-Velaye adlı eserinde Tapduk Emre’den Yunus’tan ve Yunus şiirlerinden bahsederken şunu aktarır: Hazreti Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî demişdir ki, “ilahi menzillerin hangisine çıkdımsa, bir Türkmen Kocası’nın izini önümde buldum, onu geçemedim” Bundan muradları Yunus Emre’dir”.

9. Yunus Emre’nin üç bin kadar şiir söylediği fakat Molla Kasım’ın bu şiirlerin şeriata aykırı olduğunu zannederek bir kısmını yok ettiğini, bin tanesini yaktığını, bin tanesini suya attığını, atarken okuduğu şu beyitle karşılaşınca da şiirleri imha etmekten vazgeçtiği aktarılır:

“Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme

Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir”

10. Yunus çok gezen biridir. Bu gezintileri bazen yalnız bazen de şeyhi Tapduk Emre ile olmuştur. Şiirlerinden anlaşılacağı üzere Anadolu ile Balkanları, Maraş ile Kayseri’yi, Şam ile Bağdat’ı, Tebriz ile Sivas’ı Nahcivan ile Azerbaycan’ı gezmiştir.

11. Yunus Emre’nin Risaletü’n Nushiye ve Divan-ı İlahiyat olmak üzere bilinen iki eseri vardır. Risaletü’n Nushiye 1307 yılında mesnevi şeklinde yazılmış, insanın manevi yolculuğunu anlatan tasavvufî bir öğüt kitabı olup 600 beyitten oluşan mefâilün/mefâilun/feülün kalıbıyla yazılmış bir eserdir.

Divân-ı İlahiyat eseri Yunus’un asıl sanatı ve düşüncelerini içeren bir eserdir. Bu eserin onun hayattayken toplanıldığını düşünülen 200-300 arasında şiirlerinin olduğu ifade edilmektedir. Bu fark Türkiye ve Dünya kütüphanelerinde bulunan yüzden fazla Yunus Emre Divan-ı üzerine yapılan çalışmalarla ifade edilmektedir. Bu divanlar arasındaki en eski tarihlisinde ise Mustafa Tatcı’ya göre 417 şiir vardır.

yunus-emre-minyatur-223x300 12. Lamii Çelebi; “Yunus’un şiiri baştan başa tevhid sırlarıyla dolu remizlerdir. Köstendili Şeyhi Süleyman Efendi’ye göre Yunus, “Türkçe ibarelerle gazel ve ilahi tarzında pek çok tasavvufî sırrı açıklamıştır”.

13. Beşir Ayvazoğlu; Yunus, Ne Hoş Demişsin eserinde Yunus2u anlatırken “Biçâre Yunus’un omuzlarına ne kadar ağır bir yüklenmişti! Koskoca bir medeniyet tasfiye edilirken ayaklarının altındaki zeminin kaydığını hisseden “bağrı başlı” aydınların tutunmaya çalıştıkları can simidiydi o. Sanki bin yılda başka hiçbir şey üretmemiş, başka bir şair ve düşünür yetiştirememiştik, sadece o vardı, sanki o Sarıköy’de dünyaya gelmemiş olsaydı, Türkçe sırra kadim basacak, Türk kimliği yeryüzünden silinecekti” ifadesini kullanır.

14. Yunus’un birçok anlatısının birçok döneme, konjonktüre göre uyarlandığını, her çağın kendine göre bir Yunus inşa ettiğini açıklayan Ayvazoğlu; “Bizde olmadığını düşündüğümüz ne varsa, kim varsa, onda arayıp buluyorduk; o bizim Sokrater’imiz, Dante’miz, Peatrarca’mız, Erasmus’umuz, François Villon’umuz, Blaise Pascal’ımız, Nietzsche’miz, hatta Freud’umuzdu” der. Yunus hakkında çağa uygun tanımlamalar yapılırken onun hümanist olduğunu, din ve tasavvufla alakasının bulunmadığını da ifade edenler olmuştur. Bu duruma sadece gülüp geçerken ortak paydada Yunus’un sahiplenilmesi ise hoş bir seda olarak kalmıştır. Yunus Emre sufidir. Sufiliği gözardı edilirse ortaya koyduğu tüm düşünceler kaybolacaktır. İslam’dan ve tasavvuftan uzak bir Yunus Emre portresi eksik, hatalı bir anlatım olacaktır. Cemalledin S. Revnakoğlu’nun anlatımına göre Anadolu’da âdeta mukaddes sözler olarak görülen Yunus ilahileri muska gibi mumlu bezlere sarılıp saklanır, daima yukarda tutulur, kutsal gecelerde ve çeşitli dini toplantılarda Kur’an-ı Kerim ve Mevlitten sonra mutlaka Yunus ilahileri okunurdu.

15. Necip Fazıl, Yunus Emre ismiyle şiirini şu şekilde başlatır;

“Kaç mevsim bekleyim daha kapında

Ayağımda zincir, boynumda kement?

Beni de piştiğin bela kabında,

O kadar kaynat ki, buhara bezet!”

yine Yunus Emre üzerine yazdığı bir yazısında; “…o, her türlü kâfa kâğıdı kayıtlarının üstündedir ve kendinden, Allah, vergisi Anadolulu hüviyeti içinde, bu hüviyeti sonsuz insanlık çağına ulaştırıcı, beşerileştirici, büyük milli örnektir. Onda, hem kendimizi, kendi asliyetimizi, hem de bu asliyet yolundan sonsuz insanlık ufkunu bulalım; ve bu çifte buluş içindedir ki Yunus Emre’y, idrâk saadetinin ilk basamağına ayak atmış olalım…” Necip Fazıl’ın ayrıca Yunus Emre isminde bir tiyatro eseri mevcuttur. Necip Fazıl ile birlikte gerek tarihsel zeminde gerekse edebiyat alanında Yunus Emre üzerine yoğun çalışmaların yapıldığı gözlemlemlenebilir. Mehmed Fuad Köprülü ile akademik anlamda incelenmeye başlanan Yunus Emre, Abdülbaki Gölpınarlı ile devam edilmiş, Mehmet Kaplan, Peyami Safa, Sabahattin Eyüboğlu ile de geniş çevreye yayılmıştır. Yine benzer bir çalışmayı da Sezai Karakoç yapmıştır. Yunus Emre isimli eserinde Sezai Karakoç, Yunus Emre’yi tarihsel bir perspektifle ele almış, Yunus’un yetiştiği çevrenin bir manzarasını gözler önüne sermiştir. Bu çevrede odak noktası Selçuklu Dönemidir. Batıda Haçlılar ile, doğuda Moğollarla çarpıştıkları halde Anadolu’yu medrese, çeşme, kervansaray ve camilerle örmeyi bilen bir medeniyettir Selçuklular. Bu ortamdaki canlı tasvir ve aktarımıyla Karakoç şu ifadeyi kullanır: “Dünya sağ ve sol (Haçlı ve Moğol) eliyle Anadolu’yu boğmak isterken o dünyaya meydan okumalı ve ayağa kalkmalı idi. Veya hiç ve yok olmalı. İşte Yunus, Büyük Anadolu’nun bu şafak görünüşünde “Âb-ı hayattan” başka bir şey değildir.” Yunus Emre, her dilde farklı bir yansıması ile 8 asrı geçen sesi ile dillere, gönüllere hitap etmeye devam ediyor. Yunus’un çokça sevilmesi, çokça anılması ve daha çok başvurulması dileğiyle. Yunusça sevgilerle.

görsel 1: Ressam Münif Fehim

görsel 2: Süheyl Ünver, 733 No’lu Karaman Defteri



Yazar: Bilal CAN
Yayın Tarihi: 20.05.2025 15:31 –
Güncelleme Tarihi: 20.05.2025 15:44

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP