DOLAR 39,7257 0.16%
EURO 45,8826 0.2%
ALTIN 4.295,440,13
BITCOIN 3999400-2.7058%
İstanbul
24°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Ortadoğu’nun Tam Ortasında Kaynayan Kazan: İsrail-İran Geriliminde Türkiye’nin Sıradışı Rolü

Ortadoğu’nun Tam Ortasında Kaynayan Kazan: İsrail-İran Geriliminde Türkiye’nin Sıradışı Rolü

ABONE OL
Haziran 15, 2025 07:21
Ortadoğu’nun Tam Ortasında Kaynayan Kazan: İsrail-İran Geriliminde Türkiye’nin Sıradışı Rolü
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ege’nin engin sularını izlerken İsrail ve İran arasındaki o bildik, tehlikeli dans, zihnimde bu kez daha farklı bir ritim tutturuyor sanki. Ve bu karmaşık koreografinin tam merkezinde, ne İsrail ne de İran, bambaşka bir aktör var: Türkiye.

Evet, yanlış okumadınız. Coğrafyanın ve tarihin ona yüklediği kaçınılmazlıkla Türkiye, bu bölgesel fay hattının tam üzerinde, sismik dalgaların merkez üssüne en yakın noktada duruyor. Ancak Ankara’nın pozisyonu, alışık olduğumuz “taraf seçen” denklemlerin çok ötesinde, kendine has bir paradoks barındırıyor.

Bir yandan NATO müttefiki olan İsrail ile tarihsel bağları ve güvenlik kaygıları var. Diğer yandan, köklü kültürel ve ekonomik ilişkileri, enerji bağımlılığı ve bölgesel politik denklemde önemli bir yer tutan İran ile karmaşık bir ortaklığı sürdürüyor. Bu iki ateş arasında ip cambazlığı yapmak, Türkiye için yeni bir durum değil. Ancak İsrail-İran savaşının eşiğinde, bu denge kurma çabası, sıradan bir diplomatik manevradan çok daha fazlasını ifade ediyor.

Düşünün ki, olası bir çatışmada füzeler havalanırken, radar sistemleri komşu ülkelerin hareketlerini izlerken, Türkiye sadece bir gözlemci mi olacak? Hayır. Kendi sınır güvenliği, toprak bütünlüğü, enerji hatlarının korunması ve en önemlisi, bölgedeki milyonlarca insanın geleceği Ankara’nın alacağı her kararı derinden etkileyecek.

Türkiye’nin sıradışılığı burada kendini gösteriyor. Ne tam anlamıyla bir arabulucu, ne de kesin bir taraf. Daha çok, gerilimi düşürmeye çalışan, itidali telkin eden, aynı anda hem İsrail’e hem de İran’a diyalog çağrısı yapan, kendine özgü bir “yapıcı belirsizlik” stratejisi izliyor. Bu belirsizlik, bazıları için riskli bir kumar olabilir. Ancak Ankara için bu, bölgesel dengeleri kendi lehine koruma, çatışmanın yayılmasını engelleme ve belki de uzun vadede, yeni bir bölgesel güvenlik mimarisinin inşasında rol alma umudunu taşıyor.

Ege’den Ortadoğu’nun karmaşık çehresi daha da belirginleşiyor. Türkiye’nin bu denklemin neresinde duracağını kestirmek zor. Ancak kesin olan bir şey var: Ankara’nın atacağı her adım, sadece kendi geleceğini değil, tüm bölgenin kaderini derinden etkileyecek. Bu sıradışı konum, beraberinde büyük bir sorumluluk ve eşsiz bir stratejik derinlik getiriyor. Ve Ege’nin kıyısında oturan bizler, bu kritik sürecin nasıl şekilleneceğini merak ve endişeyle izlemeye devam ediyoruz.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP