Last Updated on Eylül 14, 2025 by hepsiveri.com
Evlilik kurumu, dünya genelinde ve Türkiye’de giderek daha az tercih edilen, yapısı değişen bir müessese haline geliyor. Konuyla ilgili yapılan saha araştırmaları ve istatistikler, bu dönüşümün ekonomik faktörlerden ziyade sosyolojik ve psikolojik temellere dayandığını ortaya koyuyor. Geçmişte daha işlevsel amaçlarla kurulan evlilikler, günümüzde bireyselleşme ve artan beklentilerle birlikte kırılganlaşıyor. Hepsiveri yorumluyor!
Evlilik Oranlarında İstikrarlı Düşüş: 1970’lerden bu yana tüm dünyada evlilik oranlarında istikrarlı bir düşüş gözlemleniyor. 2020’lerle birlikte evlilik oranları “dibi vurmuş” durumda.
Ortalama Evlenme Yaşının Yükselmesi: Hem kadınlarda hem de erkeklerde ortalama evlenme yaşı yükseliyor.
1960’larda erkeklerin %54’ü 20-24 yaş arasında evlenirken, 2018’de bu oran 25-29 yaş aralığına kaymış ve bu yaş grubunda evlenme yoğunluğu da azalmıştır.
Orta yaşta olup hiç evlenmeyenlerin oranı 1980’de %7.1 iken, günümüzde %29.1’e yükselerek neredeyse 4 kattan fazla artış göstermiştir.
Kadınların ilk evlenme yaşı da benzer bir yükseliş trendinde: 1960’ta kadınların %40’ı 20-24 yaş arasında evlenirken, 2018’de bu oran %33’ü 25-29 yaş arasına kaymıştır.
Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olan Endonezya’da dahi, son 10 yılda (2014’ten itibaren) yıllık evlilik sayısı 2.4-2.5 milyondan 1.4-1.5 milyona düşmüştür.
Evlilik Sayısı: Türkiye’de evlilik sayısı 2001’deki 600.000’den günümüzde 560.000’e gerilemiştir.
Evlenme Oranı (Bin Kişiye Düşen): Bin kişiye düşen evlenme oranı 2001’deki 8,3’ten 6,6’ya düşmüştür.
Boşanma Sayısı: 2001’de 91.000 olan boşanma sayısı, günümüzde 187.000’e çıkarak neredeyse iki katına ulaşmıştır.
Boşanma Oranı (Bin Kişiye Düşen): Bin kişiye düşen boşanma sayısı 2,19’a yükselerek zirve yapmıştır.
Evliliklere Oranı: Türkiye’de şu anda gerçekleşen 560.000 evliliğe karşılık 180.000 boşanma gerçekleşmekte olup, bu da evliliklerin neredeyse üçte birinin boşanmayla sonuçlandığı anlamına gelmektedir.
Boşanma Zirvesi: Türkiye, boşanma oranlarında şu an “zirve” dönemini yaşamaktadır. Benzer zirveler ABD’de 1970’lerde, Britanya’da ise 1980’ler ve 1990’larda yaşanmıştır.
2000’lerde evlilik çağındaki insanların %1’i boşanmış durumdayken, 2024’e gelindiğinde bu oran %4’e yükselmiştir.
2000’lerde evlilik çağındaki insanların %34’ü hiç evlenmemiş iken, 2024’te bu oran %28’e düşmüştür. Bu düşüş, Türkiye’de evlenmemenin henüz bir tercih olmamasından ve insanların evlenmeye devam etmesine rağmen boşanma oranlarının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Ortalama İlk Evlenme Yaşı: Erkeklerde 28, kadınlarda ise 25.8’dir.
Kadınların Eğitime Erişimi: 1997’de yükseköğrenime devam eden kadın oranı %9.7 iken, bugün bu oran %49’a yükselmiştir. Erkeklerde ise bu oran %40’tır.
Kadın İstihdamı: Türkiye’de kadın istihdamı hala %30’lar civarında düşük seyretmektedir.
Uzmanlar, kadın istihdamı arttıkça evlilik sayısında daha belirgin bir azalma ve boşanma sayısında artış bekleneceğini belirtmektedir.
Evliliğin Maliyeti: Düğün ve ev kirası gibi giderlerin 800.000 TL ile 1 milyon TL’ye ulaşması, evlenmek isteyen gençlerin karşılaştığı önemli ekonomik engellerden biridir.
Uzmanlar, evlilik oranlarındaki düşüşün doğrudan ekonomik krizlerle ilişkilendirilmemesi gerektiğini belirtiyor. Aksine, ekonomik kalkınma arttıkça evlilik oranları düşmekte, boşanma oranları ise artmaktadır. Bu durumun arkasındaki temel nedenler şunlardır:
Kadınların Ekonomik Özgürlüğü ve Eğitimi: Evlilik sayılarının azalmasındaki en önemli faktör, kadınların iş gücüne katılımı ve ekonomik özgürlüklerini kazanmasıdır. Geçmişte evlilik kadınlar için bir “kurtuluş” iken, günümüzde eğitim alan ve kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlar, mutsuz oldukları evlilikleri sürdürmek zorunda hissetmemektedir.
Değişen “Eşleşme Pazarı” (Mating Market): İyi eğitimli ve kariyer sahibi kadınların statülerinin yükselmesi, onlarla eşleşebilecek erkek sayısını azaltmaktadır. Türkiye’deki genç işsizlik de erkek havuzunu daraltmakta, bu durum evlenmeyi zorlaştırmaktadır.
Artan Bireyselleşme ve Beklentiler: Şehirleşme ve internet toplumunun getirdiği bireyselleşme, evlilik dışı alternatifler sunmakta ve evliliğe karşı mesafeyi artırmaktadır. “Ben” odaklı (özellikle Z kuşağı) jenerasyonların partnerlerinden ve hayattan çok yüksek beklentileri olması, uzun süreli ilişkilerin kurulmasını zorlaşmaktadır.
İnsan Ömrünün Uzaması: Ortalama insan ömrünün 80-90 yıla çıkması, 25 yaşında verilen bir evlilik kararının 60 yıl boyunca sürdürülmesi fikrini “çok garip” ve “absürt” kılmaktadır.
Evliliğin Fonksiyonel İhtiyacının Azalması: Günümüzde bireyler kendi kendilerine yetebilmektedir (yemek yapma, ev işleri, gelir elde etme). Bu durum, evliliğin maddi veya fonksiyonel bir “yapboz” tamamlama ihtiyacını azaltmaktadır. Geriye kalan tek motivasyonun “duygusal destek” olması çoğu zaman yeterli bir dayanak oluşturmamaktadır.
Duyguların Kırılganlığı: Geçmişte evlilik “müşterek hayat kurma projesi” olarak miras, çocuk ve ekonomi gibi unsurlara dayanırken, günümüzde daha çok “duygusal niyetle, aşk ve mutluluk amacıyla” kurulmaktadır. Ancak duyguların gelip geçici ve kırılgan doğası, evliliği “iskambil kartı gibi kırılgan bir yapıya” oturtmaktadır.
Artan Seçenekler ve Fırsat Maliyeti: Şehirleşme ve sekülerleşme, bireylere çok sayıda alternatif sunmaktadır. Partnerin bariz bir eksikliği gidermemesi durumunda, dışarıdaki fırsat maliyeti, evlilik taahhüdüne girmeyi anlamsız kılabilmektedir.
Uzmanlar, evlilik “formatının” kendisinde yapısal bir sorun olduğunu, zira mevcut evliliklerin %70-80’inin sorunlu, kavgalı ve mutsuz olduğunu belirtmektedir.Ancak, evliliğin bir zorunluluk olmaktan çıkmasıyla birlikte, daha az sayıda yapılan evliliklerin kalitesinin daha yüksek olabileceği de ifade edilmektedir. Uzun vadeli evliliklerdeki en iyi senaryonun “iki iyi arkadaş” olmak olduğu vurgulanmaktadır. Türkiye’deki mevcut trendler (yüksek boşanma oranı ve artan evlenme yaşı), gelecekte ABD gibi ülkelerde görülen “hiç evlenmeme” trendinin başlayabileceğine işaret etmektedir.
1
HEMOROİD – DR. DEVRİM DEMİREL VE DR. GAFFAR KARADOĞAN
1175 kez okundu
2
Süleymancılar kimdir, liderleri kim, kaç kişi? İşte Süleymancılar Cemaati hakkında her şey
183 kez okundu
3
Jurnal ve Jurnalcilik ne demek? Osmanlı’dan günümüze ihbarcılık
144 kez okundu
4
Avustralya ‘Çöp Papağanları’ artık yerel bir ‘içme geleneği’ geliştirdi
142 kez okundu
5
Hindistan’ı yöneten cesur Türk kadını: Raziye Sultan’ın tarihi hikayesi
138 kez okundu