Suriye’de başkent Şam’dan güneydeki Dera’ya hemen her yer, güneş battıktan sonra karanlığa bürünüyor.
Associated Press ajansına göre elektrik kesintileri nedeniyle akşamları caddeler yalnızca sokak lambaları, cami minareleri ve araba farlarıyla aydınlanıyor.
Avrupa Birliği’ne göre iç savaş, ülkenin elektrik şebekesinin yüzde 50’sinden fazlasını kullanılamaz hale getirdi. Bugün Suriye’de elektrik tedariki günde iki-dört saatle sınırlı.
Ülkedeki milyonlarca kişi sağlık, eğitim ve güvenlik gibi kritik hizmetleri almak, buzdolabında yemeklerini saklamak ve telefonlarını şarj etmek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
Dolayısıyla Suriye’de Esad iktidarının devrilmesinden sonra başa geçen geçiş hükümetinin çözmesi gereken sorunların başında enerji arzı geliyor.
Bunun, ülkenin ekonomik kalkınması için de hayati olduğu vurgulanıyor.
Dünya Bankası, bir bölgeden gece yayılan ışığın genel ekonomik faaliyetin göstergelerinden biri olduğunu, Suriye’de bunun 2010 ile 2024 yılları arasında yüzde 83 oranında azaldığını söylüyor.
Bu ortamda çeşitli ülkeler Suriye’ye yatırım ve yardım paketleri açıkladı.
Dünya Bankası 25 Haziran’da ülkenin elektrik altyapısının onarılması ve enerji sektörünün gelişimini desteklemek amacıyla ülkeye 146 milyon dolarlık hibe finansmanı verilmesini onayladı.
Türkiye de doğal gazdan yenilenebilir enerjiye farklı alanlarda milyar dolarlık girişimler duyurdu.
Türkiye kısa vadede acil ihtiyaçlara yanıt verilmesine, orta vadedeyse ülkenin enerji üretim ve dağıtım altyapısının iyileştirilmesine katkıda bulunmak istediğini söylüyor.
Anadolu Ajansı’na konuşan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alpaslan Bayraktar, bugün Suriye çapında birçok bölgeye günde birkaç saatliğine elektrik verilebildiğini belirtiyor.
Bayraktar, hedeflerinin bu sürenin kademeli olarak 12 saat kesintisiz şekilde elektrik sağlanır hale gelmesi olduğunu söylüyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, 22 Mayıs’taki Şam ziyaretinde Suriye’ye iki milyar metreküplük gaz ihracatının kısa sürede başlayacağını duyurdu.
Ziyaretten bir gün sonra ajansa verdiği demeçte, doğal gaz ihracatının Suriye’deki tesislerde elektrik üretimini yaklaşık üç katına çıkaracağını öngördüklerini söyledi.
Buna göre Türkiye, Halep’teki enerji santrallerinin ihtiyacı olan doğal gazı Türkiye’den sevk etmek istiyor.
Kaynak, David Lombeida/Bloomberg/Getty Images
Bayraktar bunun için Kilis-Halep doğal gaz boru hattı bağlantısının kullanılacağını söyledi.
Bakan, inşaatın 21 Mayıs itibarıyla bitirildiğini, hattın Haziran ayında açılmasının planlandığını aktardı.
Türkiye’nin bölgeye yönelik enerji projeleri doğal gaz ihracatından ibaret değil.
Reuters, 7 Ocak’ta Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’nın Türkiye ve Katar’dan iki elektrik üretim gemisi alınacağını bildirdiğini aktarmıştı.
Elektrik İletim ve Dağıtım Genel Müdürlüğü Genel Müdürü Halid Ebu Dai, SANA’ya gemilerin toplam 800 megavat elektrik üretimi yapacağını söyledi. Planın zamanlamasıyla ilgili bilgi verilmedi.
Türkiye’nin parçası olduğu en büyük enerji anlaşması içinse 29 Mayıs’ta imzalar atıldı.
Anadolu Ajansı’na göre Türkiye’den Kalyon Holding ve Cengiz Holding, Katar’dan UCC ve ABD’den Power International şirketleri arasında 7 milyar dolarlık stratejik işbirliği anlaşması imzalandı.
Suriye lideri Ahmed Şara ve Enerji Bakanı Muhammed Beşir’in katıldığı imza töreninde, Suriye’nin Treyfi, Zeyzun, Deyrizor ve Mıharde bölgelerinde toplam 4 bin megavat kurulu güce sahip doğal gaz çevrim santralleri inşa edilmesi için anlaşmaya varıldı.
Ayrıca Vidyan el-Rabii bölgesinde 1000 megavat kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali inşa edilecek.
Anlaşmayla ilgili BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayan Carbon Institute CEO’su Karim Elgendy, Suriye’nin bugün yalnızca 2 GW’lık enerji üretim kapasitesinin olduğunu ve sadece bu yatırımla kapasitenin 7 GW’a çıkacağını vurguluyor.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’da Orta Doğu ve Kuzey Afrika enerji ve iklim politikaları alanında uzman olan Elgendy, bunun neredeyse sivil savaşın başladığı 2011 yılından önceki seviyeyle aynı olduğunu söylüyor.
Elgendy, “Suriye, 20 saatlik elektrik kesintileriyle gerçekleştiremeyeceği ekonomik kalkınmaya acil ihtiyaç duyuyor. Bu yatırım, Suriye’deki ekonomik yenilenme için bir ön koşul” diye ekliyor.
Peki Türkiye’nin Suriye’deki enerji girişimlerinin jeopolitik etkileri neler olabilir?
Avrupa Birliği Enerji Güvenliği Çalışmaları Enstitüsü’nün raporuna göre Türkiye, 2021’den beri Suriye’yi kontrol eden İdlib merkezli yönetime verdiği desteğe paralel olarak buradaki bölgesel elektrik şebekesini de destekliyor.
Enstitü, Türkiye’nin “benzer bir enerji güvenliği formülü” ile “bu başarıyı ulusal düzeyde tekrarlamayı” umduğu yorumunda bulunuyor.
BBC Türkçe‘ye konuşan Washington merkezli araştırma enstitüsü The Foundation for Defense of Democracies (FDD) Türkiye Direktörü Sinan Ciddi, Türkiye’nin yeni enerji anlaşmalarıyla “halihazırda büyük anlaşmaların dışında kaldığı” Doğu Akdeniz ile ilgili “alternatif fırsatlar” aradığını belirtiyor.
2020 yılında imzalanan Doğu Akdeniz gaz forumu, Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün dahil olmak üzere Türkiye’nin enerji alanında bölgesel rakiplerini bir araya getiriyordu.
Karim Elgendy de “Türkiye’nin halihazırda bölgede bir enerji merkezi olarak konumlanmak istediğini” ve Suriye’ye doğal gaz sağlama planının “bu stratejiyle mükemmel uyumlu olduğunu” savunuyor.
Kaynak, Rami Alsayed/NurPhoto/Getty Images
Elgendy, Chatham House için kaleme aldığı Aralık 2024 tarihli analizde, Türkiye’nin Suriye’nin batısına bir gaz boru hattı inşa ederek ve Suriye, Ürdün ve Mısır’ı birbirine bağlayan mevcut Arap Gaz Boru Hattı şebekesine bağlanarak, İsrail ve Mısır gibi bölgesel gaz üreticileri için Avrupa pazarlarına mevcut LNG alternatiflerinden daha ticari olarak uygulanabilir bir rota sunabileceğini söylüyor.
Bunun, Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na meydan okuyabileceğini öngörüyor.
Son 14 yılda Suriye’nin ekonomisi iç savaşla birlikte yaptırımların da etkisiyle adeta felç oldu.
ABD 2011’de iç savaşın başlamasının ardından Beşar Esad yönetimini ihtiyaç duyduğu kaynaklardan mahrum bırakmak amacıyla yaptırımları artırmıştı.
Bu durum, ülkeyi küresel finansal sistemden neredeyse tamamen dışladı.
Reuters ajansının aktardığı resmi verilere göre Suriye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYİH) 2010 ve 2022 arasında yüzde 54 azaldı.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2018 yılında düşük gelirli ülkeler grubuna dahil edilen Suriye’nin yaklaşık 25 milyonluk nüfusunun yüzde 90’ının yoksulluk sınırı altında yaşadığı açıklanmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’ye uygulanan tüm yaptırımları kaldıracağını duyurdu.
Trump, kararı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşvikiyle aldığını ifade etti.
Yaptırımlar Mayıs ayı sonunda kısmen kaldırılsa da ABD’nin Suriye’ye uyguladığı tüm yaptırımların kalkması için Kongre onayı gerekecek.
Kaynak, Getty Images
Sinan Ciddi, Washington’da bazı Kongre üyelerinin, Suriye hükümetinin demokratik yönetim konusunda kararlılığını gösterene kadar yaptırımları kaldırmaya yanaşmamasının olası olduğunu söylüyor.
Bu durum, Suriye’nin yeniden inşa sürecinin zaman alacağına işaret ediyor olabilir.
BBC Türkçe‘ye konuşan Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi’nin (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, yaptırımların bütün bir ekonomiye etkisini şöyle anlatıyor:
“Örneğin Katar ya da Birleşik Arap Emirlikleri bir finansal destek paketi açıklıyor, paketin ülkedeki belirli projelere yönlendirilmesi ve dağıtılması için bankaların kullanılması gerekiyor.
“Ama şu an Suriye Merkez Bankası dahil bütün bankaları yaptırım listesinde. Parayı bir şekilde [teorik olarak] gemilerle, uçaklarla bile getirseler içerideki akış sürecinde sorunlar yaşanıyor.”
Akyener, enerji projeleri özelinde “trafo ihracatında bile bankadan teminat gösterilmesi gibi” prosedürlerin aşılamadığını vurguluyor ve ekliyor:
“Bu yüzden Suriye’yi ayağa kaldıracak yatırımların hayata geçmesi noktasında sorunlar var. Bunun için yaptırımların kaldırılması çok önemli.”