Şiire Dair
Şiir. Şairin biriktirdikleri. Yitirilmenin ve birikimin tecrübe edilip yazıya dökülmüş halidir. Şiir yaşanırken söylenen ve söylendikçe renk renk, desen desen açılan akıl ve ruh birlikteliğinden çoğalmanın hali. Şiire bir tanım getirmek hem şiiri hem de şairi kısıtlamak, dar bir çerçeveye sığıştırmak olacaktır. Şiir genişin genişi, uçsuz bucaksız bir yolun, engin düzlüklerin insanda uyandırdığı sonsuzluk özlemi. Şiir bir itiraf senedidir. Susulanın konuşulana katıldığı, konuşulanın ardında duran o uyumsuzluk durumu.
Şiir, sırrın ifşası, ifşanın sırra basmasıdır. Bir dikatomi, bir handikap. Hem çıkışı hem çıkmazı barındıran insana en çok benzeyen tür. Şiir insan için, insana rağmen büyülü bir bileşim. Yeterince duygu, yeterince düşünce, yeterince yaşam, yeterince tecrübe bileşimi. Şiir, dünyalığın altın oranda metne eklenmesidir. Müzikalite ile, bir bütünsellik ile. Şiir bir nasip işidir. Ondan nasibi olanlar ondan nemalanır, onun serüvenine dâhil olur.
Ve Şiir Kitapları
Türler arasında en sıkı okuyucu kitlesine sahip olan tür şiirdir. Çoğunlukla gizli bir okur kitlesidir ve bu kitle kapalı bir grup gibi çalışır. Şiir okuyucusu, genellikle şiir ile hemhal olanlardır. Şiirle ilgilenir, şiirle uğraşır. Çünkü şiir roman gibi, hikâye gibi değildir, sözün kristalize edilmiş halini barındırdığı için o kristalin peşinden giden kristal avcılarıdır şiir okurları. Şiir kitapları bu bakımdan kristal madenleridir. Onların kıymetini ancak işi iyi bilen, o madenin değerinden anlayanlar bilir. Fakat bu kişiler gittikçe azalmaktadır. Bu konjönktürel bir durumdur. Dönemsel bir kayıptır. Söze, anlama, hakikate değer verenler, sözün o kristalize edilmiş haline meftun olanlar her daim olacaktır. Çünkü söz en değerli ve en güzel halini imgeler halinde şiirde elde eder. Şiire giren kelimeler değerlenir, anlamı genişler, çoğalır ve büyür.
Şiirden uzaklaşmak, estetikten, sanattan, anlamdan uzaklaşmaya neden olur. Şiir ile ilgisini kopartan toplumlar incelikten, çok yönlü düşünmekten uzaklaşmaktadır. Şiir, bir medeniyet tasavvuru içerisinde değerlendirilen kurucu metinlerdir. Şiir ile bağın kopması, kurucu unsurdan uzaklaşmayı beraberinde getirmektedir. Şiire olan ilginin azalması, üretiminin ve tüketiminin de düşmesine neden olmuştur. Yayınevleri için kâr getirmeyen bir tür olarak değerlendirilmesine sebep olmuştur.
Dursun Ayan Şiirleri
Dursun Ayan, uzun soluklu akademik çalışmalarının ardından iki şiir kitabıyla okurların karşısına çıktı: Sarının En Kutsalı ve Hendese-i Marjinal
Sarının En Kutsalı eserinde Ayan, şiirlerini; zühre, teo-poetique, hediye/poemes dedies, ruiyet-i şuara ya da acemi tarifler başlığında dört bölümde toplamıştır.
Dursun Ayan, şiirlerine felsefeyi, metafiziği, matematiği dahil ederek kadim bilgeliğin seslerini şiir süsüyle sunmaktadır. Bu eserinde Ayan, anlatı türüne yakın bir anlatımla şiirlerini sunmaktadır. Hikayeci bir anlatımı yeğleyen Ayan, lirisizmden vazgeçmeden geleneksel anlatı tarzına yasladığı şiirleriyle çocukluğunu, tecrübelerini, hislerini ve düşüncelerini aktarmaktadır. Geleneksel ve serbest şiirlerin bir aradalığı söz konusudur. Beyit, mısra, kafiye, serbest nazımı bir arada kullanmıştır. Bir Şey İle şiirinde;
“bir şey ile/mutlak bir şey ile/Mutlak Bir ile/mutluluk seninle
Sen ile/sensizlik ile/iyi ile/kötü ile/sevap-günah ikilem/ ikisi de sen ile”” mısrasında göründüğü gibi, seslerin ve anlamların benzerliklerinden faydalanmaktadır. Philosophique şiirinde;
“onlar vermezler ama/çalmalı Yunus’u/tasavvuf defterinden
Felsefeye yaslamalı/o hikmet söyledikçe/biz ondan almalı” s.47 ve “Maverâ’dan Gelenler” şiirinde;
“Maverâ’dan çıkıp da yolda vecde geldik biz/Diyar-ı Rum’a erip türlü fikirler söyledik
Sufimeşrep bezeyip ruhları tütsüledik/Farabi de gelseydi acep nasıl olurdu
Bir felsefe türküsü tutturup okur muydu ki” s.49 şiirlerinde Ayan, hikmetin, anlamın peşinde olduğunu okurlara aktarır.
Ayan, felsefeye yaklaştırdığı şiirlerini ara sıra şiirsellikten uzaklaştırma tehlikesine rağmen sürdürür. Esere ismini veren şiirinde Ayan, destan-epope, ahsen’ül kassas, yapılanı bağdaştırma gibi unsurları dahil eder. Şiir uzun bir anlatıya dayanır, geçmiş, şimdi, gelecek döngüsü içerisinde geniş bir zamansallık evreni sunar:
“Fısıldarım kendime/Dedeme belli etmeden/Yusuf olmak mümkün mü/Züleyha ilişmeden” s.66
Şiirlerinde türler arası geçişkenlik vardır. Şiirlerini atfettettiği kişiler ise Isaac Newton, İbn-i Hazm, Ali Ekber Çiçek, Nietzche gibi isimlerdir. Sarının En Kutsalı eseri, Ayan’ın sadece şiirini değil, şiire bakışını da içerir. Bu açıklamalar dahilinde Ayan’ın şiire hangi pencereden baktığını da okumak mümkün. “Şiir yalancı bir itibara dayanır” diyen Farabi’nin bu açıklamasını kendine hareket noktası olarak alan Ayan;
“Şiir sihir olmaktır iki harf arasında/adamlıktan çıkıp da insana doğrulmaktır” s.10 mısrasıyla şiire dair düşüncelerini devam ettirir.
Hendese-i Marjinal eserinde Ayan, şiir ve geometriyi bir araya getirerek bilim dili matematik ile edebiyat dili şiirin iklimini felsefik bir düzlemde buluşturur. Ayan’ın bakış açısı hendeseyi yani geometriyi matematiksel bir düzlemden çıkartıp hayatın ortasına yerleştirmektir. Bu sayede şiirin imkanlarıyla hendesenin imkanlarının konuşulacağı felsefik bir zemin elde etmeyi amaçlamaktadır.
Hendese-i Marjinal şiirsel denemeleri barındıran türler arası bir geçişkenliği ortaya koyan bir eserdir. Ayan’ın şiirsellikten kopma riskini göze alarak felsefik bir anlatıya giriştiği bu XXVI parçalık bu eseri, üzerinde durulacak yoğun mısralar barındırmaktadır:
“Hendese baş tacıdır/Pek belli olmasa da
Farabi’nin işinde/Gizlenir külliyata
İnceden eserlere/Burhan’a cedellere
Filozoflar peşinde” s.34
Ayan’ın şiir serüveninde felsefe, dünya bakışı, lirisizim, matematik/geometri, hikmet büyük yer edinir. Bu şiirlerini geleneksel anlatı, modern tarzlarla harmanlanmış mısralarla örerek şiirlerini kurmuştur. Genel olarak şiirlerinde, tecrübî bilgi, hikayat, hatırat, olaylar karşısındaki duruşunun yansımalarını da okumak mümkün.
Sarının En Kutsalı
Hendese-i Marjinal
Dursun Ayan
Ürün Yayınları
2023