Açıkkara Dergisiʼnin 87. Sayısı Yayımlandı

Açıkkara mizah dergisi 87. sayısıyla yolculuğunu sürdürüyor. Tacettin Şimşek “Nigâr Hanım Vay” dizisine “Devlet Sanatçısı Bir Şair” isimli 18. bölümle devam ediyor. Nigâr Hanım’ın şöhreti ülke sınırlarını çoktan aşmıştır. Dünya medyası ondan röportaj koparma derdine düşer. Cumhurbaşkanı uluslararası toplantılarda, bakanlar ve milletvekilleri ise Meclis kürsüsünde onun şiirlerini okurlar. Ders kitaplarında onun şiirlerine yer verilir, tiyatrolarda onun şiirlerinden uyarlanan oyunlar oynanır. Böylesi bir şöhret edebiyat dalında verilen Cumhurreisliği Büyük Ödülü’nü fazlasıyla hak etmiştir. Nigâr Hanım’ın ödüle layık görüldüğü açıklanınca adeta yer yerinden oynar. Şimşek, bu coşkuyu şu satırlarla anlatır:

“Ülke bayram yerine dönmüştü. Her şehrin en büyük meydanında davul zurnalar çalıyor, halaylar çekiliyor, zeybekler oynanıyor, barlar tutuluyor, horonlar tepiliyordu. Çiftetelliler, harmandalılar, Ankaralar, seymenler, horalar, Kafkaslar, tekeler, kaşık oyunları şehirleri uçuruyordu. Ve tabii “erik dalı gevrektir”ler… Bütün ülke çılgınlar gibi eğleniyordu. Hani, millî takım dünya şampiyonu olsa, ancak bu kadar sevinilirdi. Allahualem, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi şampiyonu olması bile böyle bir coşkuyla kutlanmazdı.”

Nigâr Hanım dillere destan bir törenle sadece ödül almakla kalmaz arkasına devleti de alır.

Halit Yıldırım, “Bak Şu Muskanın Yaptığına” isimli serisine “Evde Teyakkuz” başlıklı bölümle devam ediyor. Evde bulunan muska Murat ve Sibel’in başına olmadık işler açıyor. Murat, çocukken annesiyle birlikte çok hacı hoca gezmiştir. Kocasıyla arası iyi olmayan annesi çareyi muskacılarda aramıştır. Murat geçmiş tecrübelerinden hareketle her ne kadar muskacılara gitmeyi doğru bulmasa da denize düşen yılana sarılır misali ailesinin baskısına yenilir ve soluğu Arif Hoca’nın kapısında alırlar.

Mehmet Pektaş, Açıkkara sayfalarında yeni serisi “Resmî İşler Müdürlüğü”ne ikinci bölümle devam ediyor. “Numara Servisi” başlığını taşıyan yeni bölümde arızalanan sokak lambasının derdine düşen Necati Bey kapı kapı dolaşmaya devam ediyor. Başvuru evrakına ulaşmak için aylarca beklediği yetmezmiş gibi evraka tam kavuşmuşken başka bir engelle karşılaşır: hizmet numarası. Hizmet numarasını almak için hemen her müdürlüğün kapısını çaldıktan sonra başladığı yere geri döner.

Fatma Uçarlar “Bademcik Ameliyatı” isimli yazısıyla ablasıyla birlikte çocukken geçirdikleri bademcik ameliyatının komik hikâyesini anlatıyor. Filmde görülen bir öpüşme sahnesi, abinin bu sahneye dair açıklaması ve sonrasında yaşananlar okura tebessüm ettirecek.

Hacı Musa Tuncer, halk dilini başarıyla kullanarak Unçuluk Anşa ile Bedirik Hörü’nün hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Cuma’nın beygir üzerinde yarı baygın köye gelmesi işleri büsbütün karıştırır. Gördükleri manzara karşısında herkes bir yorum yapar. Cuma bir köşeye alınıp kendine getirilmeye çalışılır. Neyse ki Cuma’nın soluk alıp verdiği anlaşılır. İnsanların yüreğine bir parça su serpilir.

Salman Kapanoğlu öğretmenlik hayatındaki anılarıyla Açıkkara sayfalarını şenlendirmeye devam ediyor. Kapanoğlu’nun para toplama taktiği ve müdürlük macerası akıldan çıkmayacak cinsten.

Nef’i “Der-Hakk-ı Peder-i Hîş [Mehmet Bey]”, Durdu Güneş “Saçma Sapan Bir Şiir”, Aslan Avşarbey “Dilime İhtar”, Nurgül Kaynar Yüce “Soyar Yer Baba”, Hızır İrfan Önder “Ne Ülküsü Var ne de Sevdası”, Mesut Arslan “Firik Koydum Sahana”, Hakan İlkan “Faili Meşhur”, Ercan Sağlam “Reçete”, Mehmet Osmanoğlu “Yaşayan Ölü Nabzı”, Cihat Barış “Ebuzıt”, Kaan Ramazan Çakalı “Orta Direk Aşkı”, M. Nihat Malkoç “Kirlenen Dünya ve Bozulan İnsan”, Mustafa İmir, “Yaratan’a Yakarış”, Hökkeş Hartlap “Atışma” isimli şiirleriyle Açıkkara sayfalarından okura sesleniyor.

Derginin aylık olarak mail adresinize gelmesini istiyorsanız [emailprotected] adresine bir mail atmanız yeterli. Ayrıca derginin tüm sayıları www.acikkara.com sitesinde erişime açık.