DOLAR 41,0784 0,51%
EURO 47,8379 0,57%
ALTIN 4.452,700,39
BITCOIN 4507237-1.7271700000000001%
İstanbul
27°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Başını açtığını açıkladıktan sonra hedef alınan Berrin Sönmez: Sanırım erkeklerden ahlak, dini inanç bekleyen kalmadı ki sürekli kadınlara yükleniliyor
  • GeoNews
  • Son Dakika
  • Başını açtığını açıkladıktan sonra hedef alınan Berrin Sönmez: Sanırım erkeklerden ahlak, dini inanç bekleyen kalmadı ki sürekli kadınlara yükleniliyor

Başını açtığını açıkladıktan sonra hedef alınan Berrin Sönmez: Sanırım erkeklerden ahlak, dini inanç bekleyen kalmadı ki sürekli kadınlara yükleniliyor

ABONE OL
Ağustos 19, 2025 11:18
Başını açtığını açıkladıktan sonra hedef alınan Berrin Sönmez: Sanırım erkeklerden ahlak, dini inanç bekleyen kalmadı ki sürekli kadınlara yükleniliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Last Updated on Ağustos 19, 2025 by EDİTÖR

Toplumun ne kadar gündeminde bilmiyorum ama ömrünü İslam dinindeki geleneksel, ataerkil ve Selefi-Sünni kalıplarla daraltılmış bakış açısınakarşı söz üretmekle geçirmiş, Müslüman kadınların eşitlik talebini politik alanda da görünür kılmaya çalışmış akademisyen-yazar Berrin Sönmez önemli bir itirazı dile getirdi.

Ben de itirazının nedenleriyle ilgili bir yazı yazdım. Gelen tepkiler ( X üzerinden) üzerinden bile şu yorumu yapabilirim: Berrin Sönmez çok cesur bir kadın. Çünkü cinsiyetçi küfürler, hakaretler, entelektüel birikimine saldırılar hep kadın kimliğine yönelik.

Sönmez, Medyascope’taki yazısında kamusal alanda kadınların bedenlerine yönelik olası bir müdahaleye dikkat çekti tek başına ve başını açacağını açıkladı politik tavır olarak.

Diyanet’in 1 Ağustos tarihli, 90 bin camide okunan ‘haya ve edep’ başlıklı Cuma hutbesine neden itiraz ettiğini Berrin Sönmez’e sordum.

İşte yanıtları…

Diyanet uzun yıllardır gündeme paralel, toplumu da biçimlendirecek hutbeler yayınlar ve görevi de budur. Sizi bu son hutbede alarma geçiren ne oldu?

-Beni alarma geçiren iki temel konudan birisi haya, edep, fıtrat, iffet gibi İslamîkavramların daraltılması yoluyla Müslümanların düşünce dünyasını çölleştirme tehlikesiydi. Bu durum İslam anlayışını tahrif etme riski taşıyor.

Diğeri bu kavramların bedene indirgenerek kadına kodlanması ve aile huzuru vs.söylemiyle en az %95’i erkek olan cemaatin bu yöne sevk edilmesiydi.

“Din daima kadına had çizme aracı olarak kullanılıyor

Diyanet nasıl bir mesaj veriyor ve neden özellikle kadınlar olduğunu düşündünüz?

-90 bin camide Cuma hutbesini dinleyenlerin çoğunluğu erkek olduğu için erkek egemen yaklaşım göreve çağrılmış gibi görünüyor. Bundan daha önemli olanı ise örtünme tavsiyesi içeren ayetlerin hemen arkasından “kurumsal yapılarda en temel ahlak ilkeleri” hatırlatması, kamu ve özel sektör kurum kuruluşlarının kadın personel üzerinde kıyafet baskısı ve başörtü teşviki/zorlaması için bir DİB tavsiyesi niteliğinde olması.

Haya, edep, fıtrat, iffet bedene indirgenen kavramlar olarak hutbede açıklanırken kadın giyimini işaret eden ifadeler kullanılmıştı. Kısa, ince, dar gibi ve bunlara estetik ve döğmeyi de ekleyebiliriz. Ki uzun yıllardır kadınlar siyasi söylemlerde, Diyanetin fetvalarında ve hutbelerinde ayrıca sosyal medya sokağının her köşe başında konuşan vaizlerin sözlerinde din daima kadına had çizme aracı olarak kullanılıyor. Sanırım erkeklerden ahlak ve dini inanç bekleyen kalmadı ki sürekli kadınlar üzerine yükleniliyor. Ya da hala eski çağlarda olduğu gibi aklı, dini, ahlakı eksik gören bir anlayış yükseliyor.

Dinî geleneği Selefiliğe yakınlaştırma çabası içinde görünüyor

Diyanet nasıl bir yapı, ne kadar etkili ya da etkili bir yapı mı? Çünkü deizmin arttığı yönünde bilgiler de var.

-Diyanet her zaman devletin emrinde bir kurumdu. İktidarlarla iyi geçinmesi, yasalara ve anayasaya uyumlu olması beklenen ama dini özgünlüğünü de saygıdeğer çerçeveye oturtmuş bir yapı olması tasarlandı. Ancak ucube sistemle birlikte iktidarın propaganda aygıtı haline geldi. İktidar, toplumu yeni düzenlemelere hazırlamak için medyasından filan daha önce Diyanet diliyle insanların kulağına kar suyu kaçırmak yöntemini izliyor. Hemen her hak ihlali tartışılmaya başlamadan önce Diyanet açıklamalarında bunlara rastlıyoruz. 90 bin camide toplumun kılcal damarlarına kadar nabzını tutması ve daha yerindesöyleyişle yönlendirme potansiyeli olması nedeniyle etkili. Dinî geleneği Selefiliğe yakınlaştırma çabası içinde görünüyor iktidarın din politikası ve Diyanet buna uyuyor.

Din yorgunluğu daha çok din dersi ve dini söylemle giderilemez

AKP iktidarının aşırıya kaçtığı dini söylem, toplumda özellikle genç nesil arasında din yorgunluğu yarattı. Her şeyin dine, inanca bağlandığı, tarikat ve cemaatlerin aşırı görünür ve güçlü olduğu bu dönemde insanların dini söylem duymaktan bıktığı, gençlerin dine ilgisizleştiği görülen toplumsal değişim haline tanık olunuyor. Bu sosyolojik dönüşümü durdurmak için din eğilimini arttırma yoluna gidildi. Diyanet ve MEB, tarikat cemaatlerin uzantısı olan vakıf ve derneklerle işbirliği yaparak bu doğal sosyolojik değişimi sosyal mühendislikle tersine çevirmeye çalışıyor. Yanlış teşhis, yanlış tedavi: Din yorgunluğu daha çok din dersi ve dini söylemle giderilemez.

Sizce başörtülü kadınlar nasıl tepki verir?

-Kimsenin bir tepki verme yükümlülüğü yok. Bu benim kişisel direnişimolduğunu vurgulamam, kimsenin sırtına bir yük bindirmek istemediğimi açıklıkla anlatmak isteğimi ortaya koyuyor sanırım.

64 yaşındaki ak saçlı bir kadının uyarısını dikkate alsınlar

Başınızı açacağınızı söylemiştiniz politik tavır olarak. Bunun anlamı ne sizin için? Başı açık Berrin Sönmez’e tepkiler nasıl?

-Kültürümüzde, gelenekte kadınların erkekleri, yönetenleri yanlış kararlarından döndürmek için kadınlar başörtülerini onların ayaklarının dibine atardı ve bu son söz olurdu. Dururlardı orada, karar değişir, geri adım atılırdı. Ben de şimdi iktidarın DİB’in ayakları altına başörtümü attım. 64 yaşındaki ak saçlı bir kadının uyarısını dikkate alsınlar. Kamuda başörtü zorlamasından vaz geçip bu eğilimi geri çeksinler. Çünkü duyumlar ve tanıklıklarla bizlere ulaşan bilgiler var. Kurumunda başörtü zorunluluğu nedeniyle iş yerinde örtünen ama dışarıda,özel yaşamında açık olan kadınların çeşitli bahanelerle işten atıldığını ve hukuki destek bulamadıklarını biliyoruz. Veya kamu kurumlarındaki terfilerde baskı oluşturuluyor. Müdür yardımcısı olarak atanan bir kadına amirinin “başörtülü olsan müdür olarak atanırdın” dediğini biliyoruz. Bu tekil olaylar olarak anlaşılabilir ama bana hutbedeki “kurumsal yapılar” ifadesini bir işaret fişeği olarak görme yolunu açtı. Tekil olaylar somut örnekler çünkü ve bu örneklerde hukukun uygulamada devre dışı bırakılması. Bunların durmasını, geri adım atılarak böylesi uygulamalardan vaz geçilmesini, hak ihlallerini önlemek için hukuka alan açılmasını istiyorum.

Tepkiler meselesine gelince destek olanlar çok. Karşı çıkanlar, eleştirenler, değersiz görenler de çok. Bazı hakaretamiz sözler duysam, görsem de bir tehdit algılamadım. Malum özgürlük zihinde başlar. Kimsenin bana özgürlük alanı tanımasına ihtiyacım yok. Özgürce ve özerk birey olarak sorumluluk bilinciyle hareket etmeye devam edeceğim. Bu yolda arkama dönüp gelen var mı diye bakmam. Tabii ki gidene gel, gelene de git demem.

Berrin Sönmez kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB’de On’da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV’de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya’da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

“Öteki Sesler” isimli belgesel yaptı. “Dicle’nin Göz Yaşları” ile “Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri” ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24’le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP