11 Temmuz 2025 Cuma
Şehirleşme Süreçleri ve Çevresel Etkileri
Edebiyatta Coğrafyanın İzleri: Faruk Nafiz Çamlıbel ve Yaşar Kemal Üzerine Bir Bakış
Pankreas Kanserinde Erken Teşhis: Fekal Mikrobiyal Analizin Geleceği
Abd: Karın ağrısını anlamak
İsrail ordusu, yardım kuyruğundaki Filistinlilerin öldürülmesiyle ilgili soruşturma başlattı
Ortadoğu'da Barış Umutları
Kaynak, Reuters
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye’de merkezi hükümet ile Kürtlerin, güçlerini birleştirme konusunda hala anlaşamadıklarını söyledi.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansına konuşan Barrack, taraflar arasında ciddi görüş ayrılıkları olduğunu belirtti.
Barrack, anlaşmazlığın, Suriye’de yeni hükümet yıllarca süren iç savaş sonrası kontrolünü sağlamlaştırmaya çalışırken sürekli engel teşkil ettiğini vurguladı.
Barrack bu açıklamayı, Suriye’nin geçici devlet başkanı Ahmed Şara ve ülkenin kuzeydoğusunu büyük oranda kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) komutanı Mazlum Abdi’nin 9 Temmuz’da Şam’daki görüşmeleri sonrası yaptı.
Suriye hükümetiyle SDG arasındaki görüşmelere, Tom Barrack ve Fransa’nın Suriye Özel Temsilcisi Jean-Baptiste Faivre da katılmıştı.
Kaynak, EPA
AP’nin haberine göre SDG yeni Suriye ordusunda ayrı birim olarak varlığını sürdürmek istiyor. Şam yönetimi ise SDG’nin lağvedilmesinden ve üyelerinin bireysel olarak orduya katılmalarından yana.
Tom Barrack, “Bu iki taraf arasında hala büyük bir sorun” dedi.
“Bu konuda bir ilerleme sağlandığını düşünmüyorum” diye konuşan Barrack, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bence bu tip şeyler küçük adımlarla gerçekleşir çünkü ilerleme sağlanması güven, bağlılık ve anlayışa dayalıdır.
“Bir süredir ayrı yaşayan ve belki de bir süredir düşmanca bir ilişki içinde olan iki tarafın güveni adım adım inşa etmeleri gerekir.”
Barrack, henüz istedikleri noktada olmasalar da, Şam yönetiminin SDG’ye seçenekler sunma konusunda “harika bir iş çıkardığını” söyledi ve SDG’ye atfen, “Umarım bu seçenekleri değerlendirecekler. Umarım bunu çabuk yapacaklar” dedi.
ABD’nin Suriye hükümetine ve yeni Suriye ordusuna “güveninin tam olduğunu” kaydeden Barrack, SDG’nin de IŞİD’le mücadelede “değerli bir ortak” olduğunu vurguladı.
Barrack, “ABD, SDG’nin yeni hükümete saygılı bir şekilde entegre olma fırsatına sahip olduğundan emin olmak istiyor” dedi, Suriye’deki yaklaşık 1300 Amerikan askerini tamamen çekmek için ise “acele etmediklerini” söyledi.
Kaynak, EPA
Fransız haber ajansı AFP, Şara ve Abdi liderliğindeki heyetlerin Şam’da, Mart ayında varılan anlaşmanın yürürlüğe girmesi konusunda yaşanan tıkanıklığı görüştüğünü bildirdi.
Omurgasını Kürt Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu SDG, anlaşmayla Suriye’de yeni yönetiminin kurumlarına entegre olmayı kabul etmiş ancak anlaşma yürürlüğe girmemişti.
Şam’daki son görüşmelerin odağında, SDG kontrolündeki bölgelerin Suriye’ye ekonomik ve askeri entegrasyonu vardı.
AFP’nin Suriye’nin resmi televizyonu El-İhbariye’ye dayandırdığı haberine göre, Suriye hükümetinden bir yetkili, Şam yönetiminin görüşmelerde “Tek Suriye, Tek Ordu, Tek Hükümet” prensibine bağlı kaldığını söyledi.
Hükümet yetkilisi ayrıca Suriye’nin bölünmesini ya da federasyonu ilkesel olarak reddettiklerini belirtti.
Aynı yetkili, “Suriye ordusu tüm vatan evlatlarını birleştiren ulusal bir yapıdır. SDG’nin Suriyeli savaşçılarının entegrasyonuna da açıktır” dedi.
Kaynak, Reuters
Şara ve Abdi arasında Mart ayında imzalanan entegrasyon anlaşması sekiz madde içeriyordu.
Anlaşmanın birinci maddesinde “Tüm Suriyelilerin siyasi süreç ve devlet kurumlarındaki temsil ile katılımının, etnik ve dini kimliklerine bakılmadan garanti altına aldığı” ifade ediliyor.
İkinci maddede ise “Kürt toplumu, Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası” olarak tanınıyor ve “vatandaş olma hakları dahil, tüm anayasal hakları” garanti altına alınıyor.
Bu anlaşmanın uygulanmasıyla ülkede SDG kontrolü altındaki zengin petrol ve gaz sahalarının kontrolü devlete geçecekti.
SDG’nin kontrolünde birçoğu kapalı sınır kapıları ve IŞİD savaşçılarının tutulduğu cezaevleri de yer alıyor.
Anlaşmayla, SDG, “Suriye’nin güvenliği ve birliğine yönelik her türlü tehditle mücadelede” hükümeti desteklemeyi kabul etmişti.
Anlaşma yerlerinden olan Suriyelilerin, evlerine geri dönüşünün sağlanması başlığını da içeriyordu.
Yedinci maddede Suriyeliler arasında anlaşmazlık tohumları ekmeyi amaçlayan nefret söylemi ve ayrılık çağrılarının reddedilmesi niyeti vurgulanmıştı.
Sekizinci ve son maddeyse, kurulacak komitelerin anlaşmanın 2025 sonuna kadar hayata geçirilmesi için çalışmasını içeriyordu.
SDG’nin en az 20 bini Kürt Halk Savunma Birlikleri’nden (YPG) 40 ila 60 bin arasında savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye, SDG’nin omurgasını oluşturan YPG ve bağlı olduğu, Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı yöneten Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD), “PKK’nın uzantısı” olarak görüyor ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.
Kaynak, Getty Images
Güncelleme 10 Temmuz 2025
Suriye’de Aralık ayından bu yana yönetimde olan Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ), bu hafta ABD’nin “terör örgütleri” listesinden çıkarıldı.
HTŞ, El Kaide’yle bağlantısı nedeniyle birçok ülkenin benzer listesinde bulunuyor.
Peki yeni yönetimle yakın diplomatik, ticari ve ekonomik ilişkiler kuran Türkiye, HTŞ’yi “terör örgütleri” listesinden çıkarma konusunda bir adım atacak mı?
Suriye’de iç savaş sürerken önce Birleşmiş Milletler (BM), ardından ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye, o dönem İdlib’i kontrol eden HTŞ’yi, El Kaide ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle “terör örgütleri” listesine almıştı.
Aralık 2024’te, iç savaşta Ebu Muhammed el-Colani adını kullanan Ahmed eş-Şara liderliğindeki HTŞ, İdlib’den Şam’a ilerledi.
Suriye lideri Beşar Esad, ordusunun hızla dağılmasıyla saatler içinde devrildi, Başkanlık Sarayı’ndan kaçarak Rusya’ya gitti.
8 Aralık’ta artık Başkanlık Sarayı’nda Ahmed eş-Şara, Suriye’nin yönetiminde de HTŞ’nin üst düzey isimleri vardı.
HTŞ’nin silahlı gücü de ülkenin yeni ordusunun bel kemiğini oluşturuyordu.
Eş-Şara 29 Ocak 2025’te kendisini ülkenin geçici devlet başkanı ilan ettiğinde HTŞ hâlâ BM’nin “terör listesindeydi”. Ancak aylar içinde Suriye’ye yönelik yaptırımların önemli kısmı donduruldu, AB ve ABD, Şam’a heyetler göndermeye başladı.
Zaten yıllardır eski radikal çizgisinden uzaklaştığını savunan eş-Şara, hiçbir ülkeye tehdit olmadığını, Batı’yla ve bölge ülkeleriyle yapıcı ticari ve ekonomik ilişkiler geliştirmek istediğini söylüyor.
Bunun için en büyük desteği de Şam’daki diplomatik misyonunu hızla açan ve Suriye’de birçok diplomatı görevlendiren Türkiye’den görüyor.
Kaynak, Reuters
Ancak İdlib’de eş-Şara’nın HTŞ’nin başındayken verdiği röportajlarda Suriye’de şeriat hukuku uygulanması gerektiğini söylemesi; örgütün uluslararası saldırılar düzenleyen El Kaide’yle bağlantılı olarak ortaya çıkmış olması; ülkenin batısında bazı azınlık gruplara yönelik saldırılar ve kadın hakları konusunda oluşan soru işaretleri gibi nedenlerle AB ve BM, HTŞ’yi henüz “terör örgütleri” listesinden çıkarmadı.
Türkiye de henüz bu konuda bir adım atmış değil.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde dış politika, güvenlik ve terörizm üzerine çalışan Doç. Dr. Gizem Bilgin Aytaç, BBC Türkçe‘ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin şu an için HTŞ’yi ve yeni yönetimi dikkatle izlediğini söylüyor:
“Ankara’nın HTŞ’yi terör listesinden çıkarmadan Şam ile yakınlaşma arayışı, öncelikle bu yapının Suriye’nin bütünlüğünü ve siyasi gidişatını ne ölçüde kontrol edeceğini izleme isteğinden kaynaklanıyor.
“2025 Şubat-Mart aylarında Lazkiye, Tartus ve Hama kentlerinde Alevi ve Dürzi azınlıkların yoğun yaşadığı bölgelerde yaşanan silahlı çatışmalar ve insan hakları örgütlerinin işaret ettiği önemli can kayıpları, HTŞ’nin yönetim kapasitesi ve yaklaşımı konusunda kamuoyunda ciddi endişelere yol açtı.”
Kaynak, DELIL SOULEIMAN/AFP via Getty Images
ABD ise 7 Temmuz 2025’te aldığı kararla HTŞ’yi “terör örgütleri” listesinden çıkardı.
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs 2025’te Suudi Arabistan’ın Riyad kentindeki toplantıda Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmişti. Haziran ayı sonunda da Trump, ülkesinin Suriye’ye yönelik yaptırımlarına resmen son veren kararnameyi imzaladı.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, bu hamlenin “istikrar ve barışa giden yolu” destekleme amaçlı olduğu belirtildi.
ABD ve birçok ülkenin dondurduğu ya da kaldırdığı yaptırımlar aslında zaten HTŞ’ye yönelik değildi, Esad yönetimi baştayken Suriye devletine yönelik uygulanan yaptırımlardı.
Ancak eş-Şara’nın ve yeni yönetimin uluslararası alanda daha rahat hareket edebilmesi için de BM’nin “terör listesinden” çıkarılması gerekiyor.
Türkiye de yeni yönetimle hızla yakın ilişki kurdu. Zaten halihazırda HTŞ ile sadece İdlib’de varlığını sürdürürken de ekonomik ve lojistik anlamda pragmatik bir ilişki geliştirmişti.
Doç. Dr. Gizem Bilgin Aytaç, “Türkiye, bu süreçte yalnızca Şam yönetimiyle değil, aynı zamanda ABD gibi küresel aktörlerle de Suriye’deki Kürt bölgeleri üzerinden kritik bir denge politikası yürütüyor. Bu nedenle HTŞ’nin statüsü konusunda daha temkinli davranarak hem içerideki güvenlik kaygılarını hem de uluslararası ilişkilerdeki kırılganlığı gözetecektir” görüşünde.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye ile ilişkilerden sorumlu üst düzey bir diplomat, BBC Türkçe‘ye, örgütün terör örgütleri listesine BM süreci çerçevesinde alındığını, yine BM’nin listesinden çıkması durumunda Türkiye’nin buna uygun davranacağını söyledi:
“Uzun zamandır Türkiye dahil birçok ülke, Batı ülkeleri de dahil, yeni yönetimi en azından pratikte meşru kabul ediyor. Terör örgütleri listesinde olan bir gruba uygulanan politikalar uygulanmıyor artık. Yok hükmünde kabul ediliyor o karar artık.”
HTŞ, Mayıs 2014’te El Kaide ile bağlantıları nedeniyle BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili birimi tarafından “terör örgütleri” listesine alındı.
Temmuz 2024’te, yani yönetime gelmeden aylar önce aynı birimin hazırladığı bir raporda da örgütün İdlib’i kontrol eden bir “terör örgütü” olduğu; liderinin de 2013’ten bu yana “terör listesinde” olduğu bilgisi yer aldı.
Birleşmiş Milletler Siyasi İlişkiler Departmanı’ndan Kıdemli Siyasi İlişkiler Danışmanı Kiho Cha, örgütün listeden çıkması için Birleşmiş Milletler (BMGK) üyesi bir ülkenin bu konuda teklif vermesi gerektiğini, ilgili kurumda konunun görüşülüp uygun bulunması halinde BMGK’da oylamaya sunulması gerektiğini söylüyor.
Cha, halihazırda bazı BMGK üyesi ülkelerin HTŞ’yi “terör örgütleri” listesinden çıkarma konusunu gündemine aldığını ve bu konuda görüşmeler yapıldığını söylüyor.
Ancak henüz hiçbir ülkeden bu konuda resmi bir talep gelmedi.
Kaynak, ASAAD AL ASAAD/Middle East Images/AFP via Getty Images
Aytaç’a göre “Birleşmiş Milletler’in (BM) HTŞ’yi terör listesinden çıkarıp bağımsız bir devlet olarak hem fiilen hem de hukuken tanıması, ancak iç politikada bir konsensüs gözlemlenirse ve insan hakları ihlalleri giderilirse mümkün olabilir.”
BBC Türkçe‘ye konuşan Türk diplomat ise Türkiye’nin öncelikle yaptırımların kaldırılması konusunda hem BM hem de ABD nezdinde çok yoğun girişimleri olduğunu, Türkiye sayesinde bugün birçok alanda Şam’a yönelik yaptırımların dondurulmuş olduğunu anlattı.
Öyle ki, iş insanları ve ticaret odalarından Şam’a çok sık ziyaretler yapıldı, hem ticari ve ekonomik işbirliği ve yatırım imkanları konuşuldu.
Bugün de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Suriye’deki yeni yönetimle görüşmek üzere Şam’a gidiyor.
Hisarcıklıoğlu, bir sonraki aşama için de BMGK üye ülkelerle iletişim halinde olduklarını, HTŞ’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması konusunda görüşmeler yapıldığını söyledi.
Bir örgütün BM’nin “terör örgütleri” listesinde olması durumunda mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasağı ve silah ambargosu uygulanıyor. Şu an için eş-Şara veya HTŞ üzerinde bu kısıtlamalar büyük oranda kalkmış durumda.
Bu nedenle Türk diplomat bir sonraki adımın daha çok sembolik önemi olacağını söylüyor.
Doç. Dr. Aytaç ise bölgedeki mezhebi gerilime ve bunun olası sonuçlarına dikkat çekiyor ve BMGK’nın bu adımı çok hızlı atmasını beklemiyor:
“Geçiş Anayasası’ndaki ‘İslam devleti’ vurgusu bölge adına kritik bir sinyal. Zaten Lübnan ve İran hâlâ İsrail müdahalesinin etkisi altında. Ayrıca 2010’dan sonra daha da artan sekter çatışma, Suriye’de politik İslamcı bir hükümetin temsiliyle tırmanabilir.”
Kiho Cha, örgütün tamamen listeden çıkarılması yerine her bir ülkenin tek tek yaptırımları kaldırmak ya da yumuşatmak gibi önlemler alabileceğini söylüyor. Ya da BM nezdinde, insani yardım kuruluşlarının daha rahat çalışabilmesi ya da örgütün bazı liderlerinin tedavi görmek gibi insani gerekçelerle seyahat etmelerinin önünün açılabileceğini söylüyor.
Taliban için bu daha önce yapılmış; örgütün bazı üst düzey isimlerine, insani yardımların Afganistan’a girişini görüşmek üzere ülkeden ayrılıp siyasi toplantılar yapabilmesi için seyahat izni verilmişti.
Aytaç, her ne kadar Suriye’de HTŞ’nin temsili güçlenmiş olsa da, ülkede iç kamuoyunda da özellikle kadın hakları ve temel özgürlükler bağlamında bazı endişelerin söz konusu olduğunu söylüyor:
“BM’nin, özellikle Kürtler, Aleviler ve Müslüman olmayan azınlıklar konusunda tatmin edici bir politika göstermedikçe ya da temel anayasa yazım sürecinde bu konuda iyi niyetini göstermedikçe, HTŞ’nin bu liste engelini çok kolay kaldırabileceğini sanmıyorum.”
Kaynak, Getty Images
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bir iç yazışmasına göre Amerikan yönetimi Suriyeli İslamcı örgüt Heyet Tahrir eş-Şam’ı (HTŞ) bugün yabancı terör örgütleri listesinden çıkaracak.
HTŞ, Aralık ayında Suriye’de 54 yıllık Esad rejimine son veren isyana öncülük etmişti.
HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara halen Suriye’nin geçici devlet başkanı.
El Nusra Cephesi olarak da bilinen HTŞ, 2016 yılında eş-Şara örgütün bağlarını koparana dek El Kaide’nin Suriye’deki kolu olarak faaliyet gösteriyordu.
Son aylarda Batılı ülkeler, eski rejimi hedef alan ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalan Suriye ile ilişkileri yeniden başlatmaya çalıştı.
Kaynak, AFP
ABD Başkanı Donald Trump, Haziran ayı sonunda ülkesinin Suriye’ye yönelik yaptırımlarına resmen son veren bir kararname imzaladı.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, bu hamlenin “istikrar ve barışa giden yolu” destekleme amaçlı olduğu belirtildi.
Açıklamada, Amerikan yönetiminin yeni Suriye hükümetinin “İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde somut adımlar atması”, “yabancı teröristlerle mücadele edilmesi” ve “Filistinli terör örgütlerinin yasaklanması” gibi eylemlerini izleyeceği de belirtildi.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, ABD’nin yaptırımları kaldırmasının “ekonomik iyileşmenin önündeki engeli kaldıracağını” ve ülkesini uluslararası topluma açacağını söyledi.
Suriye 4 Temmuz’da İsrail ile 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nın yeniden uygulanması için ABD ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de hafta sonu Suriye’yi ziyaret ederek 14 yıl sonra ülkeye giden ilk İngiliz bakan oldu.
Lammy, eş-Şara ile bir araya geldi ve Suriye’nin uzun vadede toparlanmasını ve Suriyeli mültecilere yardım eden ülkeleri desteklemeyi amaçlayan 94,5 milyon -sterlinlik ek destek paketi açıkladı.
İngiltere daha önce Suriye’nin savunma ve içişleri bakanlıklarına yönelik yaptırımları kaldırmıştı.
Esad rejimi 13 yıl süren yıkıcı iç savaşın ardından devrildiğinde Suriye nüfusunun yüzde 90’ı yoksulluk sınırının altındaydı.
Eş-Şara yeni bir Suriye vaat etti ancak ülkede yeni hükümetin nasıl çalıştığına dair endişeler var. Bazıları da radikal geçmişi nedeniyle eş-Şara’ya şüpheyle bakıyor.
Bugüne kadar hükümete sadece bir kadın bakan atandı ve eş-Şara neredeyse diğer tüm atamaları doğrudan kendisi yaptı.
Suriye’de son aylarda azınlıklara yönelik çok sayıda saldırı da düzenlendi.
Mart ayında yeni güvenlik güçleri ile Esad yanlıları arasında çıkan çatışmalarda azınlıktaki Alevilerden yüzlerce sivil öldürüldü.
Nisan ayında İslamcı silahlı gruplar, güvenlik güçleri ve Dürzi azınlığa mensup savaşçılar arasında ölümcül çatışmalar yaşandı.
Haziran ayında ise Suriye’nin başkenti Şam’da bir kiliseye düzenlenen intihar saldırısında en az 25 kişi öldü.