DOLAR 41,7226 0,23%
EURO 48,4024 0,43%
ALTIN 5.439,351,84
BITCOIN 51137970.88277000000000005%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Ece

Ece

23 Eylül 2025 Salı

Seviyorum… Sevmiyorum… Seviyorum…Sev…

Seviyorum… Sevmiyorum… Seviyorum…Sev…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sevilmek herkesin istediği bir deneyim. Sevmeyi zaten hemen hemen hepimiz gerçekleştirdiğimizi düşünürüz. Kimi zaman hak etmesi gereken bir şey olarak algılarınız sevgiyi. Çocukluktan gelen yaşantılar bunu öğretmiş olabilir. Sevilmek asıl sorun olan hayatımızda ama gerçek böyle değil. Gerçek anlamda bizim için önemli olan bizim sevip sevemediğimizdir. Bu yazı biraz daha sevmeme konusuna ağırlık olacak.

Press enter or click to view image in full size

Erich Fromm “Sevme Sanatı” olarak sunulan = insanların sevgi nesnesi aradığından bahsediyor. Aradığı nesnenin ise dönemin modasına göre düzenlenmesi anlatılıyor. Ayrıca yalnızlık korkusu üzerinden hareketle kurulan ilişkilerden ve yine bu korkudan kaynaklanan ilişkilerden söz ediyor.

Yalnız kalmak, hiçbir şey ile uğraşmadan – kitap okumaktan, müzik dinlemeden, video vs. izlemeden – beş dakika bile yaşamakta zorlanıyor insan. Yalnız kalmak zor bir iş ve insan bunu yapmak istemiyor. Toplumun ondan istediği gibi bilgilendirme, uyum sağlama. Dışarda kalmak istemiyorum. Etrafına dolaştığı kişilerle belki yüzeysel devam eden ilişkiler içinde kalır. onlara ihtiyaç duyuyorsun. Bu nedenle anlamlı günlükleri, karşısındakini gerçekten dinleyen ve kendi için önemli olandan bahsetmek sevginin kollarından biri.

Sevmek için bir nesneye göre var mı diye düşünüyorum. Kaynağın kendi içi olan bir duygu diye bakıp onu paylaşıyoruz sadece ve bir insanın sevdiğimizi söylediğimizde onun karakterini, kişilik özelliklerini, ortaya çıkması mı dolaşan yoksa bunların altında özünü mü? Ya da sevmediğimiz kişi değil de sergilediği bir davranış mı mesela? Ayrı ayrı ayrılmayı düşünüyorum. Ayrıca sevmenin bütüne yayılan, bütünü kapsayan, tanıdığımız tanımadığımız, yakın veya uzak parçalar, her şeyin içine doğru taranır.

Peki sevgimiz ne kadar gerçek? Bir anne bile çok sayıda çocuğu olan bebekken biriktirirken yaşta ilerleyip kişi olmaya başlarken gerçek anlamda onu sevip onun bireyselleşmesine izin veremiyor. Bireysellik burada önemli çünkü Erich Fromm’un aynı eserinde şöyle deniyor: “Olgun sevgisinin kendi bütünlüğü ve bireyselliğini koruduğu bir birleşmedir.” Ayrıca anne baba ile ilişki türüne göre kişilere göre boyutlarda büyüklüklerde tutulabiliyor. Bu da yine sorunlu sorunları yaşamayı getiriyor.

Sevmek alçakgönüllülük, nesnellik ve akılla yakın tanıtımlar ‘Sevme Sanatı’ adlı kitapta yer alıyor. Narsisizmden ne kadar uzaklaşırsa kişi o kadar sevebiliyor. Bu şekilde kendine odaklı olmayan olaylar ve kişinin nesnel şekilde bir gerçeklikle değerlendirildiğinde yani çarpıtılmadığında, sistemi pratikte kazanmış olan kişi.

Her zaman vurgulanan kişinin kendisine yönelmesidir. Sevgiyi de kendisi şiddetli deneyimleyebilir. Buna kişinin kendini sevmemesi de otomatik olarak dahil olur çünkü kişinin kendisi de bütünün içindedir. Hal böyle olduğunda bir başkası tarafından sevilme konusu tamamen o kişinin bu sanatta ne kadar ustalığına bağlıdır. Anne baba sevgisi, cinsel sevgi, Tanrı sevgisi, kendini sevmeme, insan sevgisi aslında hepsi dinamikleri gösterense birbirine bağlı yerler vardır. Bizim sahip olduğumuz bilincin değişimini, duygusal olgunluğu, çeşitliliğine göre çeşitliliği gösterir.

Kendi hayat planımdan bahsedecek olursam ben genellikle sevdiğimi işlerin zamanları üzerine odaklanıyordum. Artık fark ettim ki sevilmenin benimle ilgisi yok ama sevmem tamamen benimle ilgili. Koşulsuz ve gerçek anlamda yaşamak insanı rahatlatıyor ve gereksiz yüklerden kurtarıyor. Siz ne yaşamak ve sevilmekle ilgili?

Devamını Oku