DOLAR 41,7204 0,26%
EURO 48,4123 0,47%
ALTIN 5.438,891,83
BITCOIN 51183660.67190000000000005%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

hepsiveri.com

hepsiveri.com

24 Eylül 2025 Çarşamba

Gametofobi: İstatistiklerle Evlilik Korkusunun Yükselişi – HepsiVeri

Gametofobi: İstatistiklerle Evlilik Korkusunun Yükselişi – HepsiVeri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yunanca “gamos” (evlilik) ve “phobos” (korku) kelimelerinden türeyen gametofobi, modern çağın en dikkat çekici psikolojik sorunlarından biri haline gelmeye başlıyor. Bireyin evli olma halinden duyduğu aşırı korku olarak tanımlanan bu fobi türü, günümüzde ciddi bir toplumsal fenomen olarak karşımıza çıkıyor ve özellikle erkeklerde kadınlardan daha sık rastlanıyor.

Türkiye’de düşen Evlilik Oranları

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı verilerine göre, ülkemizde evlilik oranları endişe verici bir düşüş trendine girmiş durumda. 2024 yılında 568 bin 395 çift evlenirken, kaba evlenme hızı binde 6,65 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar, son 20 yılda yaşanan dramatik değişimi gözler önüne seriyor çünkü 2001 yılında binde 8,35 olan kaba evlenme hızı, 2021’de binde 6,68’e düşerek yüzde 20’lik bir azalma yaşadı.

Evlilik yaşlarındaki artış da gametofobi’nin yayılmasının göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor. 2024 yılında ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 28,3, kadınlarda ise 25,8 yaş olarak kayıtlara geçti. Bu yaşların sürekli artış göstermesi, genç kuşakların evlilik konusundaki tereddütlerini yansıtıyor.

Boşanma oranlarında dramatik artış

Boşanma oranlarındaki dramatik artış ise evlilik korkusunun temel sebeplerinden birini oluşturuyor. 2024 yılında 187 bin 343 çift boşanırken, kaba boşanma hızı binde 2,19 olarak gerçekleşti. Son 20 yılda bu oranın yüzde 47 artması, evlilik kurumuna olan güveni ciddi şekilde sarsmış görünüyor. Özellikle boşanmaların yüzde 33,7’sinin evliliğin ilk beş yılında, yüzde 21,3’ünün ise altıncı ile onuncu yıllar arasında gerçekleşmesi, genç çiftlerin evlilik konusundaki korkularını besleyen önemli bir faktör.

Dünyada evlilik krizi

Gametofobi yalnızca Türkiye’ye özgü bir sorun değil. Amerika Birleşik Devletleri’nde evlilik oranı 150 yılın en düşük seviyesine ulaşmış durumda. 1990 yılında binde 9,8 olan evlilik oranı, 2021’de binde 6’ya kadar düştü. Bu düşüş, küresel çapta yaşanan bir evlilik krizinin işareti olarak değerlendiriliyor.

Çin’de 879 kişi üzerinde yapılan akademik bir araştırma, kadınlarda gametofobi yaşamanın dokuz temel faktörünü ortaya koydu. Bağımsızlık bilincinin yükselmesi, çevredeki mutsuz evlilik örnekleri, yabancı aile ilişkileriyle başa çıkma kaygısı ve kişisel ile mesleki gelişim peşinde koşma gibi faktörler, modern kadınların evlilik korkusu yaşamalarının başlıca nedenleri olarak tespit edildi.

Z Kuşağının “evlilik pradoksu”

Z kuşağının evlilik konusundaki yaklaşımı ise paradoksal bir tablo çiziyor. “Türkiye’nin Gençleri: Evlilik ve Aile Algısı” araştırmasına göre, gençlerin yüzde 90,4’ü aileyi “çok önemli” görürken, yüzde 75,3’ü “evlilik önemlidir” diyor ve yüzde 73,3’ü “evlilik insanı mutlu eder” görüşünde. Ancak aynı araştırma, gençlerin yüzde 55,1’inin “evlilik hakkında şüphelerim var” dediğini ve yüzde 50,7’sinin “evlilikten korkuyorum” ifadesini kullandığını ortaya koyuyor. Bu çelişkili durum, Z kuşağının evlilik kurumuna olan karmaşık yaklaşımını gözler önüne seriyor.

İfade Katılım Oranı
“Aile çok önemlidir” %90,4
“Evlilik önemlidir” %75,3
“Evlilik insanı mutlu eder” %73,3
“Evlilik hakkında şüphelerim var” %55,1
“Evlilikten korkuyorum” %50,7

Tablo: Z kuşağı aile ve evlilik hakkında ne diyor?

Gametofobi’nin belirtileri ve etkileri

Gametofobi’nin fiziksel belirtileri arasında kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı ve baş dönmesi yer alırken, davranışsal özellikler daha da dikkat çekici. Bu fobiyi yaşayan bireyler kalıcı yakın ilişki kuramama, mutlu çiftler gördüklerinde anksiyete yaşama, ilişkileri aniden bitirme eğilimi gösterme ve uzun süreli bağlılıktan kaçınma gibi davranışlar sergiliyor.

Akademik araştırmaların eksikliği

Gametofobi konusundaki akademik araştırmaların eksikliği de dikkat çeken bir başka konu. Uluslararası literatürde sınırlı sayıda çalışma bulunurken, Türkiye’de bu alanda doğrudan akademik araştırma eksikliği göze çarpıyor. Ürdün’deki Yarmouk Üniversitesi’nde 255 öğrenci üzerinde yapılan araştırma ve Çin’de sosyal medya analizi yoluyla gerçekleştirilen çalışma gibi sınırlı sayıdaki araştırma, konunun daha derinlemesine incelenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Toplumsal Sonuçlar ve Çözüm Önerileri

Bu durumun toplumsal sonuçları oldukça ciddi boyutlarda. Doğum oranlarında azalma, yaşlanan nüfus yapısı ve aile kurumunun dönüşümü gibi demografik etkiler yanında, tek kişilik hanehalkı sayısında artış, tüketim kalıplarında değişim ve sosyal güvenlik sistemine olan etkileri de göz ardı edilemez.

Uzmanlar gametofobi ile mücadelede bilişsel davranışçı terapi, çift terapisi, destek grupları ve kişisel gelişim çalışmaları gibi yöntemleri öneriyor. Ancak sorununun toplumsal boyutu düşünüldüğünde, bireysel tedavi yaklaşımlarının yanında toplumsal farkındalık artırıcı çalışmalara da ihtiyaç olduğu açık.

Evlilik korkusu istatistikleri ne anlatıyor?

Bu istatistikler gametofobi’nin artık bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir fenomen haline geldiğini gösteriyor. Türkiye’de her iki gençten birinin evlilikten korku duyması, ülkenin demografik yapısının geleceği açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Bu durumun çözümü için hem bireysel terapi yaklaşımlarına hem de toplumsal düzeyde kapsamlı politikalara ihtiyaç bulunuyor. Gametofobi konusunda Türkiye’de daha fazla akademik araştırma yapılması, soruna etkili çözümler üretebilmek için kritik önem taşıyor.

Kategori Değer Açıklama
Gametofobi yaşayan gençler (Türkiye) Her 2 gençten 1’i Z kuşağı araştırması
Boşanma artış trendi (Türkiye) Son 20 yılda %47 artış Dramatik artış
Evlenme azalış trendi (Türkiye) Son 20 yılda %20 azalış Sürekli düşüş

Tablo: Önemli oranlar

Bu haber metni, hepsiveri.com sitesi için, Onur Metin tarafından yazıldı. Lütfen kaynak göstererek kullanın!

Devamını Oku

88 yıllık verilerle Türkiye’de Orman Yangınları – HepsiVeri

88 yıllık verilerle Türkiye’de Orman Yangınları – HepsiVeri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Artış trendi kaygı veriyor: 2024’te 3800 Yangın Çıktı

Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesi, son yıllarda kritik bir noktaya ulaştı. 2024 yılında toplamda 3800 orman yangını meydana geldi ve bu yangınlarda 27.000 hektar alan zarar gördü. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, 2024 yılında çıkan yangınların sayısını ve etkilediği alanı bu rakamlarla açıkladı.

2000’li yılların ilk on yılında yıllık ortalama 2091 olan yangın sayısının, 2024’te 4000’e yaklaşmış olması, son çeyrek asırda orman yangınlarında dramatik bir artış yaşandığını gösteriyor.

İzmir / Ödemiş yangını devam ediyor

2025 yılının Temmuz ayının ilk günlerinde ise, devam eden yangınlarla ilgili açıklama yapan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, son bir haftada 624 orman yangını çıktığını belirterek, “Cumhuriyet tarihinin en iyi hava ve kara filosu ve personeliyle müdahalelerimizle bu zorlu süreçte çok iyi sonuçlar aldık.” dedi.

Bakanın açıklamasına göre, 624 yangından 621’i kontrol altına alındı. 4 Temmuz tarihinde, hala 9 büyük yangınla mücadele ediliyor. Bu yangınlardan 6’sı kontrol altına alındı: Antalya, Mersin, Kırklareli, İstanbul Silivri, Adana Ceyhan, Uşak Eşme.

İzmir’in Çeşme ilçesindeki yangının şiddetinin azaldığı ve kontrol altına alınması yönünde olumlu gelişmeler yaşandığı bildirildi. Ödemiş ilçesindeki yangının ise kuvvetli rüzgârın etkisiyle hızla yayıldığı, geniş bir alana sıçradığı ve rüzgârın halen etkisini sürdürdüğü; ekiplerin müdahalesinin yoğun şekilde devam ettiği aktarıldı.

Bu yazıda, son yangınları değil, geçmişten günümüzde yangınları haberleştireceğiz.

88 yılda Orman Yangınları

1937-2024 döneminde Türkiye’de toplam 126 bin 268 orman yangını çıkarken, 1 milyon 907 bin 265 hektar alan yandı. Bu 88 yıllık süreçte yıllık ortalama yangın sayısı 1435 iken, son 10 yılda (2015-2024) bu ortalama 2732’ye yükseldi.

En Çok Yangın Görülen Bölgeler (2015-2024)

chart visualization

Yangın Sayısı Açısından: (İl / Sayı)

Muğla 3120
İzmir 2817
Antalya 2234
Kahramanmaraş 1759
Adana 1505

Yanan Alan Açısından: (İl / hektar)

chart visualization

Antalya 67512
Muğla 52686
İzmir 17751
Mersin 15104
Adana 12514

Türkiye’de en büyük 10 orman yangını (Alan Bazında)(1979-2025)

Sıra Bölge Müdürlüğü İşletme Müdürlüğü İşletme Şefliği Tarih Alan (hektar)
1 Antalya Manavgat Manavgat 29.07.2021 26903,20
2 Muğla Marmaris Çetibeli 23.09.1979 13260,00
3 Muğla Milas Karacahisar 31.07.2021 12764,00
4 Muğla Köyceğiz Köyceğiz 29.07.2021 10737,00
5 Antalya Taşağıl Karabük 31.07.2008 10299,50
6 Milli Parklar Muğla MP Marmaris MP 29.07.2021 9051,60
7 Antalya Gündoğmuş Eskibağ 29.07.2021 8666,50
8 Muğla Marmaris Çetibeli 27.07.1996 7090,00
9 Antalya Taşağıl Kargıhan 02.08.2021 6570,60
10 Mersin Gülnar Pembecik 15.07.2021 6396,70

Bu listede, 2021 orman yangınlarının ağırlığı dikkat çekiyor.

Sebeplerin Anatomisi: İnsan Faktörü Belirleyici

Son 10 yılın verilerine göre yangın nedenlerinin dağılımı şöyle:

chart visualization

Sebep / Oran (%)
İhmal ve dikkatsizlik 29,5
Kasıt 4,5
Kaza 5,6
Doğal nedenler (yıldırım) 13
Bilinmeyen 47,4

İnsan kaynaklı yangınların (ihmal, kasıt, kaza) toplam oranı %39,6’yı buluyor. Bu yangınların büyük kısmı anız yakma, sigara, çöp yakma ve piknikçilik gibi ihmal kaynaklı. Daha az oranda ise avcılık ve çoban faaliyetlerinden kaynaklanıyor.

Önemli bir ayrıntı, kasıtlı yangınların alan bazında orantısız etkisi. Sayıca sadece %4,5 oranında olan bu yangınlar, toplam yanan alanın %23,3’ünden sorumlu.

İklim Değişikliği: Yangın riskini artırıyor

Küresel iklim krizi, artan sıcaklıklar, kuraklık ve insan etkisi, yangın tehdidini derinleştiriyor. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz iklim kuşağı, bu tehdide karşı en hassas bölgelerden biri.

1850’den bu yana Türkiye’nin ortalama sıcaklıklarında belirgin bir artış yaşandı. Son 20 yılda, sanayi öncesi döneme göre sıcaklık artışı 2°C’yi aştı. Isınma trendi, orman yangını riskini doğrudan etkileyen başlıca faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

Dünyadaki trend de Türkiye’dekine paralel gidiyor. 1991-2020 aralığının referans alındığı aşağıdaki grafikte, 2023 yılındaki sıcaklık anomalisi görülüyor.

​​​Ocak 1940'tan Aralık 2023'e kadar 1991–2020'ye göre aylık küresel yüzey hava sıcaklığı [1] anomalileri (°C), her yıl için zaman serisi olarak çizilmiştir. 2023 kalın kırmızı çizgiyle gösterilirken, diğer yıllar ince çizgilerle ve on yıla göre gölgelendirilmiş olarak gösterilmiştir; mavi (1940'lar) ile tuğla kırmızısı (2020'ler) arasında. Veri kaynağı: ERA5. Kaynak: C3S/ECMWF.
​​​Ocak 1940’tan Aralık 2023’e kadar 1991–2020’ye göre aylık küresel yüzey hava sıcaklığı [1] anomalileri (°C), her yıl için zaman serisi olarak çizilmiştir. 2023 kalın kırmızı çizgiyle gösterilirken, diğer yıllar ince çizgilerle ve on yıla göre gölgelendirilmiş olarak gösterilmiştir; maviler (1940’ları) ile tuğla kırmızıları (2020’leri) göstermektedir. Veri kaynağı: ERA5. Kaynak: C3S/ECMWF. Kaynak:https://climate.copernicus.eu/global-climate-highlights-2023
1991–2020 referans döneminin ortalamasına göre 2023’teki yüzey hava sıcaklığı anomalisi. Veri: ERA5. Kaynak: C3S/ECMWF.

2022 yılında çıkan 2160 yangında, toplam 12799 hektar orman alanı zarar gördü. Yangın başına ortalama zarar 5,9 hektar oldu.

Ormanlarda “İzinli Müdahale”: İnsan etkisi yasal zeminde de büyüyor

Yangınlar dışında ormanların tahrip olmasına yol açan bir diğer etken de insan faaliyetlerine açılan orman izinleri. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2012’den 2024’e kadar madencilik, enerji ve diğer faaliyetler için açılan orman alanları istikrarlı biçimde arttı.

chart visualization

Grafiğe göre, 2024’te ormanlarda verilen madencilik ve enerji izinlerinde ciddi bir artış gözlemleniyor. Bu da doğal ekosistemlerin hem doğrudan tahrip edilmesine, hem de yangın riskinin artmasına zemin hazırlıyor.

Türkiye tarihinin en büyük yangınları (2021)

2021 yılı, Türkiye’de orman yangınları tarihinde en yıkıcı yıl olarak kayıtlara geçti.

Buna göre 2021 yılında yanan alanlar,

chart visualization

Yer / Yanan Alan (hektar)
Antalya / Manavgat 26903
Muğla / Milas 12764
Muğla / Köyceğiz 10737
Antalya / Gündoğmuş 8666

Önleme Çabaları ve Teknolojik Yatırımlar

Orman Genel Müdürlüğü (OGM), yangınlarla mücadelede yalnızca söndürmeye değil, önlemeye yönelik teknolojik yatırımlara da ağırlık verdi.184 insansız hava aracı (drone) yangın izleme ve tespit amacıyla kullanılıyor. Akıllı kule sistemleri, sıcaklık, duman ve nem ölçümleriyle erken uyarı sistemine entegre ediliyor. Yapay zekâ destekli risk haritaları, ekiplerin önceden pozisyon almasını sağlıyor. 2024 yılında 72 yeni gözetleme kulesi hizmete girdi. Uzmanlara göre bu sistemler, yangınların erken fark edilmesi ve büyümeden müdahale edilmesi açısından kritik rol oynuyor.

2025 yangın sezonu başladı, acil eylem şart

2025 yılı yangın sezonunun henüz başında olmamıza rağmen, ilk ayda çok sayıda yangın vakası bildirildi. Bu, yeni sezonun da geçmiş yıllardaki gibi yoğun geçeceğine işaret ediyor.

Veriler, Türkiye’de orman yangınlarının yalnızca sayıca değil, etki açısından da büyüdüğünü göstermektedir. 2000’li yılların başında yıllık yaklaşık 2000 olan yangın sayısının 2024’te 3800’e ulaşması, neredeyse iki katına çıkan bir artışı ifade ediyor.

İnsan etkisinin %40’a yaklaşması, eğitim, denetim ve bilinçlendirme kampanyalarının artırılmasını zorunlu kılıyor. Özellikle kasıtlı yangınların yıkıcılığı, hukuki uygulamaların caydırıcılık düzeyinin yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor.

2025 yılı boyunca, erken uyarı sistemleri, hızlı müdahale kapasiteleri ve toplumsal farkındalık oluşturma çabaları, ormanlarımızın geleceği açısından hayati önemde.

Haber: Onur Metin

Devamını Oku

Türkiye OECD Ülkeleri Arasında Kayıt Dışı Ekonomide Birinci Sırada – HepsiVeri

Türkiye OECD Ülkeleri Arasında Kayıt Dışı Ekonomide Birinci Sırada – HepsiVeri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de kayıt dışı ekonomi sorunu, ülkenin en ciddi yapısal sorunlarından biri olmaya devam ediyor. 2024-2025 yıllarındaki veriler de, Türkiye’nin bu alanda OECD ülkeleri arasında istenmeyen bir liderlik konumunda olduğunu gösteriyor.

Kayıt dışı ekonomi (shadow economy); devletin vergi, istihdam, sosyal güvenlik ve ticaret kayıtlarının dışında gerçekleşen, bu nedenle denetlenemeyen ve çoğu zaman vergilendirilemeyen ekonomik faaliyetlerin tümünü kapsar. Bu faaliyetler yasa dışı olabileceği gibi (örneğin kaçakçılık, yasa dışı bahis), yasal ama beyan edilmeyen işlemleri de içerebilir (örneğin faturasız işçilik, sigortasız istihdam). Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, devletin vergi gelirlerini düşürürken sosyal güvenlik sisteminde açıklar oluşturur, aynı zamanda adil rekabeti de bozar. Uluslararası veriler, gelişmiş ülkelerde kayıt dışı ekonomi oranının %15’in altında seyrettiğini gösterirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran %30’lara kadar çıkabilmektedir. Türkiye’de ise bu oran, OECD ve AB ortalamalarının üzerinde kalmaya devam etmektedir. Bu durum, kamusal mali disiplini tehdit ederken, kayıtlı ekonominin gelişimini de yavaşlatmaktadır. Bu nedenle Türkiye, son yıllarda bu yapının daraltılması amacıyla çok sayıda eylem planı geliştirmiştir.

Temel Sayısal Veriler

OECD Karşılaştırması (2024)

Türkiye, OECD ülkeleri arasında %28,72’lik oranla kayıt dışı ekonomide birinci sırada yer alırken, ABD %7,95 ile en düşük orana sahip. OECD ortalaması %15-20 aralığında seyrediyor.

  • Türkiye: %28,72 (OECD ülkeleri arasında 1. sıra)
  • ABD: %7,95 (OECD’nin en düşük oranı)
  • OECD Ortalaması: %15-20 aralığında
  • Dünya Ortalaması: %27,78

Dünyada Kayıt Dışı Ekonomi

Dünya genelinde 12,5 trilyon dolarlık devasa bir gölge ekonomi (kayıt dışı ekonomi) ağı bulunuyor; bu yapı neredeyse yeryüzündeki her ülkeye yayılmış durumda. Gelişmekte olan ekonomilerde oran olarak daha yoğun görülen bu kayıt dışı faaliyetler, mutlak büyüklük açısından bakıldığında ise Çin, ABD ve Hindistan gibi büyük ekonomilerde en yüksek seviyeye ulaşıyor.

Sokak satıcılarından yasa dışı ticarete, faturasız hizmetlerden organize suç faaliyetlerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu karaborsalar, devletlerin vergi gelirlerinde büyük kayıplara yol açarken, aynı zamanda iş güvencesinden yoksun milyonlarca insan için güvencesiz ve kötü çalışma koşullarını kalıcılaştırıyor. Aşağıdaki grafik, EY’nin 2025 Küresel Gölge Ekonomi Raporu verilerine dayanarak, dünyanın en büyük kayıt dışı ekonomilerini görselleştiriyor.

Bu miktarda kayıt dışı ekonomiler, oran olarak şöyle yansıyor:

Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi Trendleri

Son 10 yılda Türkiye’de kayıt dışı ekonomi oranı %27-30 bandında dalgalanıyor. 2023’te %24’e düştüğü tahmin edilen oran, 2024-2025 döneminde yeniden %25-30 aralığına yükseldi. İşsizlik, hem çalışanlar hem işverenler için bunu cazip hale getiriyor. Sigortasız çalışan işçiler, hem vergi gelirlerini düşürüyor, hem de sosyal güvenlik sisteminde açıklar oluyor.

  • 2014: %27,45
  • 2015: %27,43
  • 2023 Tahmini: %24
  • 2024-2025 Bandı: %25-30 aralığında
  • 1991-2015 Tarihi Ortalama: %31,3

Ekonomik Büyüme Bağlamında Durum

Türkiye ekonomisi 2024’te %3,2 büyüyerek İspanya ile birlikte OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke oldu. 2025 için de %4,0 büyüme beklentisi bulunuyor.

2024 Ekonomik Performans:

  • Türkiye ekonomisi 2024’te %3,2 büyüdü
  • OECD ülkeleri arasında İspanya ile birlikte en hızlı büyüyen ülke

Türkiye’nin 2025 büyüme tahmini, %4,0 seviyesinde.

Bu veriler, Türkiye’nin ekonomik büyümesine rağmen kayıt dışı ekonomi sorununu çözemediğini gösteriyor.

Sektörel Dağılım ve Etkilenen Alanlar

Tarım sektörü %40-50 oranla kayıt dışı ekonomide başı çekerken, sanayi sektörü %20-25 ile en düşük orana sahip. Kayıt dışı istihdam ise 8,5 milyon kişiyi etkiliyor.

En Yüksek Kayıt Dışılık Oranına Sahip Sektörler:

Tarım Sektörü: %40-50
İnşaat Sektörü: %35-40
Hizmet Sektörü: %30-35
Sanayi Sektörü: %20-25

Kayıt Dışı İstihdam Verileri (2024):

Toplam kayıt dışı istihdam: 8,5 milyon kişi
Kayıt dışı istihdam oranı: %30,6
Tarımda kayıt dışı istihdam: %85,2
Tarım dışı kayıt dışı istihdam: %21,4

Devlet Politikaları ve Hedefler

Türkiye, 2023-2025 Eylem Planı ile kayıt dışı ekonomi oranını %20’nin altına indirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda yıllık 400-500 milyar TL kayıp vergi geliri geri kazanılmaya çalışılıyor.

Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı (2023-2025)

Türkiye’de kayıt dışı ekonominin boyutunun OECD ortalamalarının oldukça üzerinde seyretmesi, bu alanda kapsamlı ve sürekli politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Bu çerçevede, Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda şimdiye kadar dört ayrı eylem planı uygulanmış; ancak istenen sonuçlara tam olarak ulaşılamamıştır. Bu nedenle 2023 yılında beşinci plan olan 2023–2025 Dönemi Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı devreye alınmıştır. Risk Analizi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu plan, kayıt dışılığı azaltmayı hedefleyen beş temel bileşen altında şekillendirilmiş 44 somut eylem içermektedir. Planın amacı, vergi gelirlerinin artırılması, sosyal güvenlik açıklarının azaltılması ve kayıtlı ekonominin güçlendirilmesi yoluyla sürdürülebilir bir ekonomik yapının oluşturulmasıdır.

Hedef: Kayıt dışı ekonomi oranını %20’nin altına indirmek

Başlıca Önlemler:

Dijital dönüşüm uygulamaları
Denetim kapasitesinin artırılması
Vergi sisteminin sadeleştirilmesi
Teşvik sistemlerinin güçlendirilmesi

Beklenen Mali Etkiler (2025 Projeksiyonu):

Kayıp vergi geliri: Yıllık 400-500 milyar TL
Sosyal güvenlik primi kaybı: 150-200 milyar TL
Toplam kayıp kamu geliri: 550-700 milyar TL

Uluslararası Kıyaslama

Gelişmekte Olan Ülkeler İçinde Durum:

Brezilya: %35,4
Rusya: %33,6
Türkiye: %28,7
Meksika: %25,8
Hindistan: %23,1
Gelişmiş Ülkeler İle Karşılaştırma:
Almanya: %12,2
İngiltere: %10,1
Japonya: %8,8
ABD: %7,9

Ekonomik Etki Analizi

GSYİH Üzerindeki Etki:

Kayıt dışı ekonomi büyüklüğü: Yaklaşık 2,3 trilyon TL (2024)
Resmi GSYİH’ye oranı: %28,7
Kişi başı kayıp gelir: Yılda 15.000-20.000 TL
İşgücü Piyasasına Etki:
Kayıt dışı çalışan sayısı: 8,5 milyon kişi
Sosyal güvenlik kapsamı dışında: 10,2 milyon kişi
Sendikalaşma oranındaki düşüş: %12,2

Gelecek Projeksiyonları

2025-2026 Hedefleri:

Kayıt dışı ekonomi oranı: %22-24 aralığına düşürülmesi
Kayıt dışı istihdam: %25’in altına indirilmesi
Vergi uyumluluğu: %75’ten %80’e çıkarılması

Başarı Koşulları:

  • Dijital altyapının güçlendirilmesi
  • Denetim teknolojilerinin geliştirilmesi
  • Vergi sisteminin basitleştirilmesi
  • Sosyal güvenlik primlerinin optimize edilmesi

Türkiye’de kayıt dışı ekonomi, %28,7’lik oranla OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyede bulunmakta ve bu durum ülkenin ekonomik kalkınmasını olumsuz etkilemektedir. 2023-2025 Eylem Planı ile birlikte bu oranın düşürülmesi hedeflenmekle birlikte, yapısal reformların sürdürülmesi ve denetim kapasitesinin artırılması kritik önem taşımaktadır.

Haber: Onur Metin – hepsiveri.com

Kaynaklar: OECD, TÜİK, Hazine ve Maliye Bakanlığı, TheGlobalEconomy.com verileri | Son güncelleme: Temmuz 2025

Aşağıda, 2023 yılında Dünya çapında kayıt dışı ekonomi listesi var. Türkiye bu sıralamada 74’üncü sırada.

Sıralama Ülke Kayıt dışı ekonominin GSYH’ye oranı (%) 2023 GSYH 2023 (B) Kayıt dışı ekonomi miktar (ABD Doları)
1 Sierra Leone 64.5 $6.4 $4.1
2 Niger 56.3 $16.8 $9.5
3 Nepal 51 $40.9 $20.9
4 Ethiopia 50.2 $159.8 $80.2
5 Burundi 49.2 $4.2 $2.1
6 Mali 46.8 $20.2 $9.5
7 Tanzania 44.7 $79.1 $35.4
8 Burkina Faso 43.8 $20.3 $8.9
9 DRC 42.1 $66.9 $28.2
10 Mozambique 39.8 $21.0 $8.4
11 Kenya 38.4 $108.8 $41.8
12 Myanmar 37.9 $64.5 $24.4
13 Zambia 35.6 $28.2 $10.0
14 Pakistan 35 $337.5 $118.1
15 Sudan 34.9 $38.1 $13.3
16 Cameroon 33.3 $49.3 $16.4
17 Tajikistan 33.2 $11.9 $4.0
18 Benin 32.9 $19.7 $6.5
19 Congo 32.6 $14.2 $4.6
20 Bolivia 32.1 $45.5 $14.6
21 Papua New Guinea 31.4 $30.7 $9.6
22 Uganda 31.1 $48.8 $15.2
23 Lesotho 30.9 $2.1 $0.6
24 Malawi 30.9 $12.7 $3.9
25 Nicaragua 30.7 $17.8 $5.5
26 Angola 30.2 $84.8 $25.6
27 Nigeria 30 $363.8 $109.1
28 Bangladesh 29 $437.4 $126.8
29 Cote d’Ivoire 28.8 $78.9 $22.7
30 Togo 28.1 $9.2 $2.6
31 Albania 27.8 $23.5 $6.5
32 Peru 27.1 $267.6 $72.5
33 Morocco 27 $144.4 $39.0
34 Ghana 26.8 $76.4 $20.5
35 Honduras 26.7 $34.4 $9.2
36 Ecuador 26.5 $118.8 $31.5
37 Cambodia 26.4 $42.3 $11.2
38 South Africa 26.3 $380.7 $100.1
39 India 26.1 $3,567.6 $931.1
40 Vietnam 25.1 $429.7 $107.9
41 Iraq 24.8 $250.8 $62.2
42 Uzbekistan 24.4 $101.6 $24.8
43 Guatemala 24.3 $104.5 $25.4
44 Algeria 24.2 $247.6 $59.9
45 Thailand 24 $515.0 $123.6
46 Indonesia 23.8 $1,371.2 $326.3
47 Gabon 23.1 $19.4 $4.5
48 Iran 22.5 $404.6 $91.0
49 Georgia 22.1 $30.8 $6.8
50 Egypt 21.2 $396.0 $84.0
51 Tunisia 21.2 $48.5 $10.3
52 Colombia 20.9 $363.5 $76.0
53 Paraguay 20.9 $43.0 $9.0
54 Philippines 20.7 $437.1 $90.5
55 Brazil 20.6 $2,173.7 $447.8
56 China 20.3 $17,794.8 $3,612.3
57 SriLanka 20.1 $84.4 $17.0
58 El Salvador 19.9 $34.0 $6.8
59 Turkmenistan 19.7 $60.6 $11.9
60 Lebanon 19.6 #VALUE!
61 Ukraine 19.3 $178.8 $34.5
62 Armenia 18.9 $24.1 $4.6
63 Bosnia and Herzegovina 18.6 $27.5 $5.1
64 Belarus 18.3 $71.9 $13.2
65 Jordan 18.3 $51.0 $9.3
66 Mexico 17.9 $1,789.1 $320.2
67 Argentina 17.8 $646.1 $115.0
68 Azerbaijan 17.7 $72.4 $12.8
69 Serbia 17.2 $81.3 $14.0
70 Botswana 17 $19.4 $3.3
71 North Macedonia 16.9 $15.8 $2.7
72 Libya 16.3 $45.1 $7.4
73 Dominican Republic 16.2 $121.4 $19.7
74 Türkiye 16.1 $1,118.3 $180.0
75 Costa Rica 13.8 $86.5 $11.9
76 Montenegro 13.6 $7.5 $1.0
77 Uruguay 13.5 $77.2 $10.4
78 Romania 13.1 $350.8 $46.0
79 Russia 13.1 $2,021.4 $264.8
80 Malaysia 12.3 $399.7 $49.2
81 Panama 12.1 $83.3 $10.1
82 Greece 12 $243.5 $29.2
83 Chile 11.9 $335.5 $39.9
84 Guyana 11.8 $17.2 $2.0
85 Kazakhstan 11.2 $262.6 $29.4
86 Mauritius 10.6 $14.6 $1.5
87 Bulgaria 10.5 $102.4 $10.8
88 Puerto Rico 10.3 $117.9 $12.1
89 Poland 9.7 $809.2 $78.5
90 Croatia 9.3 $84.4 $7.8
91 Latvia 9.3 $42.2 $3.9
92 Portugal 9.3 $289.1 $26.9
93 Hungary 9.2 $212.4 $19.5
94 Slovak Republic 8.9 $132.9 $11.8
95 New Zealand 8.2 $252.2 $20.7
96 Slovenia 8 $69.1 $5.5
97 Italy 7.8 $2,300.9 $179.5
98 Iceland 7.6 $31.3 $2.4
99 Korea 7.6 $1,712.8 $130.2
100 Malta 7.5 $22.3 $1.7
101 Spain 7.5 $1,620.1 $121.5
102 Estonia 7.4 $41.3 $3.1
103 Lithuania 7.4 $79.8 $5.9
104 Germany 6.8 $4,525.7 $307.7
105 France 6.7 $3,051.8 $204.5
106 Japan 6.7 $4,204.5 $281.7
107 Sweden 6.7 $585.0 $39.2
108 Austria 6.6 $511.7 $33.8
109 Belgium 6.6 $644.8 $42.6
110 Finland 6.6 $295.5 $19.5
111 Czechia 6.5 $343.2 $22.3
112 Norway 6.4 $485.3 $31.1
113 Oman 6.4 $108.8 $7.0
114 Netherlands 6.3 $1,154.4 $72.7
115 Luxembourg 6.1 $85.8 $5.2
116 Denmark 5.9 $407.1 $24.0
117 Australia 5.7 $1,728.1 $98.5
118 Israel 5.5 $513.6 $28.2
119 Bahamas 5.4 $14.3 $0.8
120 Cyprus 5.3 $33.9 $1.8
121 UK 5.3 $3,380.9 $179.2
122 Saudi Arabia 5.2 $1,067.6 $55.5
123 Ireland 5.1 $551.4 $28.1
124 Switzerland 5.1 $884.9 $45.1
125 United States 5 $27,720.7 $1,386.0
126 Canada 4.5 $2,142.5 $96.4
127 Kuwait 4 $163.7 $6.5
128 Singapore 3.4 $501.4 $17.0
129 Bahrain 2.5 $46.1 $1.2
130 Qatar 2.2 $213.0 $4.7
131 UAE 2.1 $514.1 $10.8
Devamını Oku

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Grok’a Soruşturma: Yapay Zekâ da artık yargının radarında – HepsiVeri

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Grok’a Soruşturma: Yapay Zekâ da artık yargının radarında – HepsiVeri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Elon Musk’a ait sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) yapay zekâ destekli sohbet robotu Grok, Türkiye’de ilk kez ciddi bir hukuk süreciyle karşı karşıya. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Grok’un Atatürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İslam peygamberi hakkında hakaret içerdiği iddia edilen yanıtlar üretmesi üzerine resen soruşturma başlattı.

Soruşturmanın gerekçesi

Soruşturmanın Gerekçesi, TCK 299, TCK 216 ve 5816 Sayılı Kanunolarak duyuruldu. Başsavcılık yaptığı açıklamada, yapay zeka robotu Grok’un verdiği yanıtlarda yer alan ifadelerin, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” (TCK 216/2), “Cumhurbaşkanına hakaret” (TCK 299) ve “5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun” hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldığını duyurdu.

Yapay zekânın Türk Ceza Kanunu çerçevesinde ilk kez bu denli doğrudan bir soruşturma konusu olması dikkat çekti. Hukukçular, bu adımı “yapay zekânın cezai sorumluluğu bağlamında dönüm noktası” olarak yorumluyor.

Grok Nedir?

Grok, Elon Musk’ın kurucusu olduğu xAI tarafından geliştirilen ve X platformuna entegre edilen üretken yapay zekâ destekli bir sohbet asistanı. Kullanıcıların doğrudan sorularına yanıt verebilen sistem, bazen “alaycı” ve “mizahi” üslubuyla dikkat çekiyor. Ancak bu yaklaşım, bazı içeriklerde çizgiyi aşan yanıtlar üretmesine neden olabiliyor.

xAI, Grok’un sürekli öğrenen bir yapay zekâ modeli olduğunu, X kullanıcılarının geri bildirimleri sayesinde modelin güncellendiğini açıklamıştı. Grok’un hafta başındaki son güncellemesi ile farklı noktalara gidebileceği konuşulmuştu.

Grok’un son 6 ayda aldığı erişim sayısı 80 milyon tıklamanın üzerinde.

Erişim Engeli ve X’in Aldığı Önlemler

Başsavcılık, soruşturmayla birlikte sulh ceza hâkimliğinden Grok’un hakaret içerikli çıktılarının yer aldığı URL’lere erişim engeli kararı talep etti. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), ilgili içeriklerin erişimini sınırlandırdı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, Grok’a doğrudan bir erişim engeli getirilmediği, yalnızca hakaret içeren içeriklere yönelik erişim sınırlaması uygulandığı belirtildi. Açıklamada, “Grok’a yönelik doğrudan bir erişim engeli getirilmemiştir. Sadece Grok’un ürettiği, hakaret içeren bağlantılara erişim engeli uygulanmıştır.” ifadelerine yer verildi.

X yönetimi ise, Türkiye’den gelen tepkiler üzerine Grok’un bazı özelliklerini sınırlandırdı. Artık kullanıcıların gönderilerinin altına yazılı yorum yapamıyor, yalnızca görsel yanıtlar üretebiliyor.

Uluslararası Yankılar

Bu gelişme, yapay zekâ sistemlerinin hukuki sorumluluğu konusunda dünyada ilk cezai soruşturmalardan biri olarak kayıtlara geçti. Daha önce Kanada, İtalya ve ABD gibi ülkelerde veri gizliliği ve tüketici hakları kapsamında bazı yapay zekâ sistemleri soruşturulmuştu. Ancak Türkiye’deki Grok vakası, dini ve siyasi değerlerle ilgili doğrudan ceza soruşturması başlatılması açısından ilklerden biri olarak değerlendiriliyor.

Yapay Zekâ cezai sorumluluk taşıyabilir mi?

Yapay zekâ sistemleri henüz Türk hukukunda “fail” ya da “sorumlu kişi” olarak tanımlanmıyor. Ceza hukuku açısından fiilin insan iradesiyle gerçekleştirilmiş olması gerekiyor. Ancak araç niteliğinde olan yapay zekâ yazılımları üzerinden işlenen suçlarda:

  • Sistemi tasarlayan şirket (xAI),
  • Yayınlayan veya işleten platform (X),
  • İçeriği paylaşan kullanıcılar

gibi taraflar dolaylı sorumluluk taşıyabiliyor. TCK kapsamında yapay zekâya ilişkin özel bir düzenleme bulunmasa da, yargı içtihatları ve BTK kararları bu tür olaylarda belirleyici hale geliyor.

Sosyal Medya Tepkileri ve Tartışmalar

Grok’un bazı kullanıcı sorularına verdiği küfürlü ve provokatif yanıtlar, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Kullanıcılar sistemin sınırlarının daha sıkı denetlenmesi gerektiğini savunurken, bazı hukukçular yapay zekânın ifade özgürlüğü ile cezai sorumluluk arasında yeni bir tartışma alanı yarattığını belirtti.

Uzman Görüşleri ve Etik Boyut

Türkiye’de hükümet içerisinde bulunan Ulusal Sosyal Medya Eğitim Konseyi (USMEK), yaptığı açıklamada “Yapay zekânın sahip olduğu üretim gücü, ancak etikle ve sorumlulukla dengelendiğinde toplumsal fayda sağlayabilir” diyerek, platformlara açık sorumluluk çağrısında bulundu.

Sosyal medya politikaları ve dijital etik alanında yönlendirici kurumlar arasında yer alan USMEK,yaptığı açıklamada, yapay zekâ teknolojilerinin yalnızca birey haklarını değil, toplumsal güveni de etkilediği vurgulandı.

Özellikle Grok’un ürettiği içeriklerin sosyal medya kullanıcılarının güvenini sarstığına dikkat çekilirken, bu tür sistemlerin etik ilkeler doğrultusunda geliştirilmesi ve denetlenmesi gerektiği ifade edildi. Yapay zekânın sınırsız özgürlükle değil, toplumsal sorumlulukla eğitilmesi gerektiğinin altını çizen USMEK, kullanıcıları da bilinçli davranmaya çağırdı.

Kurul, saldırgan, hakaret içeren ya da ayrımcılığa yol açan içeriklerin derhâl ilgili platformlara bildirilmesini önerdi. Öte yandan, Grok’un geliştiricisi xAI şirketi, uygunsuz içeriklerin farkında olduklarını ve bunları kaldırmak için çalıştıklarını belirtirken, nefret söylemine karşı yeni önlemler alacaklarını duyurdu. Şirketin sahibi Elon Musk da 4 Temmuz’da yaptığı açıklamada Grok’un “önemli ölçüde geliştirildiğini” belirtmişti. Ancak tüm bu açıklamalar, yaşanan teknik gelişmelerin hâlâ yeterli etik kontrollerle desteklenmediğini ve yapay zekâ uygulamalarının sosyal medya üzerindeki etkilerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

Ali Başarır: Grok hakkında yakalama kararı çıkarsa, şaşırmayın!

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, erişim engeli kararına ilişkin sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Dünyada ilk kez yapay zekaya erişim engeli getiren geri zekalı bir zihniyete sahibiz! İş bilir bir mahkeme grok hakkında yakalama kararı çıkartırsa hiç kimse şaşırmasın.”

Türkiye’de Dijital Platformlara açılan diğer davalarla kıyas

Grok hakkında açılan bu soruşturma, doğrudan bir yapay zekâ uygulamasının cezai içerikleri nedeniyle soruşturulması açısından Türkiye’de ilk örnek.

Daha önce, çeşitli platformlara -yapay zekalara değil- davalar açılmıştı. Örneğin;

  • TikTok (2020): Çocuk istismarı içerikleri nedeniyle soruşturma ve erişim sınırlandırması,
  • Ekşi Sözlük (2023 ve öncesinde): Depremle ilgili dezenformasyon gerekçesiyle tam erişim engeli,
  • Twitter (2021): Terör örgütü propagandası içerikleri nedeniyle içerik kaldırma talepleri

gibi vakalar yaşanmıştı. Ancak bunlar platform temelli müdahalelerdi. Grok vakası ise doğrudan bir yazılımın içerik üretimi nedeniyle cezai süreç başlatılması bakımından farklılaşıyor.

Tabii ki, Türkiye de dijital medya platformlarına açılan davalar bunlarla sınırlı değil.

BTK ve erişim engeli mekanizmalarının hukuki arka planı

Türkiye’de dijital yayınların denetimi 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun” çerçevesinde yürütülüyor. Bu kapsamda:

  • BTK, şikâyet ya da mahkeme kararına dayanarak içeriklere erişim engeli uygulayabiliyor,
  • Sulh Ceza Hâkimlikleri, Cumhuriyet Başsavcılıklarının talebiyle hızlı karar verebiliyor,
  • 2022 değişiklikleriyle, kamu düzenini bozabilecek yalan bilgi yaymak da engel sebebi haline geldi.

Grok vakasında da bu sistem devreye girdi.

Dünyadan Benzer Vaka ve Soruşturmalar

Dünyada yapay zekâ sistemlerine yönelik daha önce açılan dikkat çekici soruşturmalar var. Ancak, Türkiye bir “bot”a soruşturma açan ilk ülke gibi görünüyor.

  • İtalya (Mart 2023): ChatGPT’ye veri gizliliği gerekçesiyle geçici yasak ve soruşturma
  • Kanada (Nisan 2023): ChatGPT’ye kişisel veri ihlali soruşturması
  • ABD (Temmuz 2023): FTC’den OpenAI’a, kişisel haklara zarar verme ve yanlış bilgi üretimi soruşturması
  • ABD (Ocak 2024): FTC, Microsoft ve OpenAI’a karşı rekabet incelemesi başlattı
  • İtalya (Haziran 2025): DeepSeek AI hakkında yanıltıcı bilgi üretme riski soruşturması
  • İngiltere (2023–2025): Microsoft–OpenAI ortaklığı hakkında rekabet denetimi
  • ABD/New York (Şubat 2025): AI pilot projelerinde yolsuzluk ve şeffaflık ihlali incelemesi

İtalya – ChatGPT’ye Geçici Erişim Engeli ve Soruşturma (Mart 2023)
İtalya Veri Koruma Kurumu (Garante), ChatGPT’nin kişisel verileri kullanıcı onayı olmadan topladığı gerekçesiyle erişimi geçici olarak yasakladı. OpenAI’dan veri işleme yöntemlerine dair açıklama istenerek resmî soruşturma başlatıldı.

Kanada – Gizlilik İhlali Soruşturması (Nisan 2023)
Kanada Gizlilik Komiseri, ChatGPT’nin kişisel verileri kullanıcı rızası olmadan topladığına ilişkin resen soruşturma başlattı. Kanada’da gizlilik yasaları çerçevesinde yapay zekâların yasal sorumluluğu gündeme taşındı.

ABD – FTC’den OpenAI’a Soruşturma (Temmuz 2023)
Amerikan Federal Ticaret Komisyonu (FTC), OpenAI’a karşı “yanlış bilgi yayma” ve “kişisel haklara zarar verme” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Gerekçe olarak, ChatGPT’nin yanlış iddialarla kişilerin itibarına zarar verebilecek yanıtlar üretmesi gösterildi.

ABD – OpenAI, Microsoft ve Google’a Rekabet Soruşturması (Ocak 2024)
FTC, yapay zekâ pazarında yoğunlaşan yatırımları inceledi. Microsoft’un OpenAI’daki hissesi, Amazon’un Anthropic yatırımı gibi birleşmelerin rekabet yasaları açısından değerlendirilmesi istendi.

İtalya – DeepSeek’e “Yanlış Bilgilendirme Riski” Soruşturması (Haziran 2025)
Çin merkezli DeepSeek AI hakkında, yanlış bilgi üretme olasılığı konusunda kullanıcıların yeterince bilgilendirilmediği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Bu, yapay zekânın içerik güvenilirliği nedeniyle hedef alınması açısından dikkat çekici bir ilk.

İngiltere – Microsoft ve OpenAI Ortaklığına Rekabet İncelemesi (Aralık 2023 – Mart 2025)
İngiltere Rekabet ve Piyasa Otoritesi (CMA), Microsoft’un OpenAI üzerindeki etkisini incelemeye aldı. Ancak Mart 2025’te yapılan açıklamada, “etkin kontrol gücü olmadığı” gerekçesiyle soruşturmanın kapatıldığı bildirildi.

New York – Yerel Yolsuzluk ve AI Pilot Projeleri (Şubat 2025)
New York Belediyesi’nin bazı yapay zekâ sistemleri üzerinden yürüttüğü pilot kamu projelerinde yolsuzluk ve şeffaflık ihlali şüphesiyle soruşturma açıldı. Bu örnek, yapay zekânın idari süreçlerde sorumluluğunu sorgulayan ilk vakalardan biri oldu.

Grok’a yönelik açılan soruşturma, Türkiye’nin yapay zekâ hukuku alanında yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. Veri gizliliği, içerik sorumluluğu, ifade özgürlüğü, etik sınırlar ve platformların hukuki pozisyonu bundan sonra çok daha sık gündeme gelecek gibi görünüyor.

Bu haber Onur Metin tarafından hepsiveri.com için hazırlanmıştır. Yazının bir bölümü, yazının linkine kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Devamını Oku

Uçak yolcuları “ucuz bilet” değil, değer arıyor: McKinsey ve Türkiye araştırmaları ortak sonuçları – HepsiVeri

Uçak yolcuları “ucuz bilet” değil, değer arıyor: McKinsey ve Türkiye araştırmaları ortak sonuçları – HepsiVeri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2025 yılında yayınlanan McKinsey’in küresel havacılık araştırmasına göre, yolcular artık yalnızca ucuz biletin değil, güvenilirlik, hizmet kalitesi ve kişiselleştirilmiş deneyimlerin peşinde. Türkiye’de yapılan çeşitli akademik araştırmalar da bu eğilimi doğruluyor.

Dünya genelinde 7000 yolcuyla yapılan McKinsey araştırması, uçak bileti satın alma tercihlerinde fiyatın (%34) hâlâ en önemli faktör olduğunu gösterse de, diğer birçok unsurun hızla öne çıktığını ortaya koydu. Katılımcıların %20’si marka güvenine, %16’sı bagaj politikasına, %10’u ise koltuk seçimine öncelik veriyor. Özellikle genç ve yüksek gelirli yolcuların “özelleştirilmiş hizmet” ve “rahatlık” gibi değer unsurlarına daha fazla önem verdiği belirtiliyor (McKinsey, 2025).

Türkiye’de de sonuçlar benzer

Türkiye’de yapılan çeşitli saha araştırmaları da bu bulgularla örtüşüyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin THY yolcuları üzerinde yaptığı bir çalışmada, yolcu memnuniyetini belirleyen faktörler arasında güvenilirlik, zamanında kalkış ve müşteri hizmetleri ilk sıralarda yer aldı. Araştırmada fiyat unsuru, sadakat üzerindeki etkisi bakımından daha geride kaldı (DergiPark, 2020).

Yine 2023 yılında gerçekleştirilen bir başka araştırmada, 418 ekonomi sınıfı yolcusunun katılımıyla yapılan analizde, sadakat düzeyini belirleyen faktörler arasında uçuş programının uygunluğu ve hizmet kalitesi öne çıkarken, bilet fiyatı istatistiksel olarak anlamlı bir etken olmadı (ResearchGate, 2023).

Konya Havalimanı üzerinden yapılan bölgesel bir araştırma ise yolcuların hizmet değerini bilet fiyatından daha yüksek puanladığını gösterdi. Ortalama hizmet memnuniyeti 4,40/5 iken, fiyat uygunluğu yalnızca 3,02/5 olarak ölçüldü (ResearchGate, 2021).

Fiyat tek başına yeterli değil!

Tüm bu veriler, düşük maliyetli havayollarının (low-cost carriers) yalnızca fiyat üzerinden rekabet etme stratejilerinin artık sınırlı etki yarattığını gösteriyor. McKinsey’e göre yolcular artık “paket” yerine “kişiselleştirilmiş, anlaşılır ve pratik” seçenekleri tercih ediyor. Sabit fiyatlı ekonomi paketleri, yolcunun esneklik ve kontrol arzusunu karşılamıyor (McKinsey, 2025).

Rapora göre, en çok tercih edilen yükseltme, bilet fiyatları ancak,yolcular bilet fiyatları yanında çeşitli yükseltmeler de talep ediyor. Bilet fiyatlarının ardından ek bagaj, büyük koltuk seçimi, mil puanı toplama gibi ek şeyler takip ediyor.

Mc Kinsey araştırmasında sayılar şöyle:

Yolcular, bir uçak bileti paketi değerlendirirken birçok faktörü dikkate alıyor.

Bir paketi seçerken özelliklerin göreli önemi (% olarak)

Yolcuların bu özellikler için ödemeye razı oldukları ortalama maksimum ek ücret (USD olarak)

Özellik Göreli Önem (%) Ortalama Ödemeye Razı Olunan Tutar ($)
Yükseltme hakkı (dahil değil vs. dahil) %4 12 $
Lounge erişimi (dahil değil vs. dahil) %4 14 $
Öncelikli biniş (dahil değil vs. dahil) %5 15 $
Wi-Fi (dahil değil vs. dahil) %6 18 $
Atıştırmalık ve içecekler (dahil değil vs. dahil) %7 27 $
Mil toplama (0.5x vs. 1.5x) %9 13 $
Bilet esnekliği (değişiklik yok vs. tamamen iade edilebilir) %16 54 $
Koltuk seçimi (rastgele koltuk vs. ekstra diz mesafesi) %10 57 $
Bagaj (sadece el çantası vs. 1 adet kayıtlı bagaj) %16 112 $
Fiyat ($150 vs. $400) %34 – (geçerli değil)

Kaynak: McKinsey Tüketici Araştırması, Havayolu Perakende Tercihleri, Mart 2025 (n = 7.000)
McKinsey & Company

Değer üzerine kurulu “Gelecek”

McKinsey’in 2025 raporunun yanı sıra Türkiye özelindeki veriler, sektör profesyonellerine açık bir mesaj veriyor: Yalnızca ucuz bilet sunmak yetmiyor. Yolcular daha anlamlı, güven veren ve müşteri deneyimini önceleyen hizmetler arıyor. Bu da geleceğin havayolu rekabetinde fiyat kadar “değer algısının” belirleyici olacağına işaret ediyor.

Devamını Oku